10 Nisan 2020 Cuma

SÜKUNET


Sabahın körpesiydi, çıktım. Işıl ışıl bir gün, gözlerimi kırpıştırıp tazeliğini içime çektim. Haydi, dedim ayaklarıma. Dolaştırılmaya hasret köpekler gibi atıldılar.



Baharın alabildiğine körüklediği bitki örtüsü insan eli değmeden alıp yürümüş (benim ıssız ada saçlarıma dönmüş), insan elinden çıkma şeyleri sarmakta ve ne kadar güzel bu gür, rengarenk, vahşi hali. Usul usul ısınan havanın yoğunlaştırdığı, sabah çiği hâlâ tüten bir de koku şenliği.



Sonra insan sessizliğiyle iyice belirginleşen kuş sesleri.



Gelen geçen araba bile henüz tek tük, bahar sarhoşu yürürken arkamda birden beliren sık nefes sesleriyle başımı çevirdim ki siyah bir burun bacağımı dürttü. Yiyecek bir şeylerin varsa makbule geçer de der gibi koklayarak etrafımı dolandı. Ah keşke, dedim. Olsun madem dercesine kuyruğunu dikti, önüme düştü. Kedilere sataşa, zincirli türdeşlerini kızdıra önüm sıra giden ahbabım ile 3 km’lik orta turumu tamamladım.




Bahar sabahını iliklerime çekmiş, kapıyı minnetle arkamdan kapadım.











Artık kapanabilirim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder