Yolu kesilen karınca kafilesinin kısa süreli
bir şaşkınlığın ardından yeni bir güzergah bulmasına benzedi. Korona günleri
kendi rutinini, işleyişini yaratıyor.
İçe çekilmenin sessizliğini seviyorum. Çok
elverişli bir arka plan bu. Sadeleşmeyi esinliyor. Elin ve aklın bir seferde
tek bir şeyde olmasını.
Birçok yararının yanı sıra tek şeye
odaklanmanın huzur verdiğini böyle bir bağlamda yeniden keşfediyorum.
Bu, dikkat anlamına geliyor ki kazadan beladan
kaçınmak gereken bu günlerde en değerli koz.
Kapandığımız ev, verdiği güvende olma hissi ve
kendini salma ile en sık kazaya uğradığımız ortamlardan.
Mutfakta, banyoda, merdivenlerde, eşya kaldırıp
indirirken, görse Thich Nhat Hanh’ın benimle gurur duyacağı bir oradalık
halindeyim. Korkulu bir kendini kasma değil bu. Katıksız bir dikkat hali.
Zihni gevşetmeden derinden dinlendiren bir
uyanıklık.
Bir uzantısı, kaynakların ekonomik kullanımı. Su,
elektrik (umumu da gözeterek), erzak kadar girdilerin (haberler, oyalanma araçları, üşüşen
düşünceler, bin bir rengiyle basan hisler) dizginlenmesiyle kafa ve algılarda
da tasarruf. (Kendimi daldan dala atlamaya, dağılmaya bıraktığım aralar var
ama oturduğum yerde; bu sırada elimde mesela bıçak yok.)
Olağanüstü zamanlarda zihin zıvanadan çıkmaya
hazır. Onun çoğalma eğiliminin panzehriymiş meğer odaklanma. Kulak vermek.
Dinlemek. İşitmek. Bedenini, ruhunu, ötekini.
Flüt çalmak nasıl bir ruh haliyle başlarsam
başlayayım, hiç şaşmadan bana bunu veriyor. Aynı kıvamı artık havuç soyar,
soğan doğrar, temizlik yapar, raflardan bir şeyler indirir, suyu açar kaparken
de yakalamak bu inzivanın hoş bir armağanı oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder