13 Eylül 2019 Cuma

METRONOM


Metronomla çalışıyorum. Sil baştan. Ölçü ölçü, hatta bazen vuruş vuruş parçaları yazıldıkları gibi okuma disiplinine. Maruz kalanlar için sıkıcı, bıktırıcı, kızdırıcı olmalı.

Benim için değil.

60’ına yakın hayatına bir müzik aletini buyur ettiysen sabır ile sebat konusunda 32 kısım tekmili birden bir kursa da yazıldın demek.

Küçük ve o kadar küçük olmayan flütlerim benim bazen can simidim bazen yoldaşım bazen de önüme serdikleriyle hocam. Bağlılığım işin zahmetini kat kat aşıyor.

Nota sehpası karşısında arada bir ikiye bölündüğüm oluyor. Bir yanım, cebelleşen diğerini izliyor. Flütü de notaları da karşı duvara fırlatmanın nasıl bir şey olacağı fantezilerine dalıyor. Uğraşan ise bundan tamamen uzak. O, günün birinde belki geleceği noktanın bile peşinde değil. Anda. Beceriksiz mi, savruk mu, bir türlü akıcılaşamıyor, öğrenemiyor mu, bunlar meseleleri değil. Sadece flüt, nefesi, parmakları ve o an var. Ufak teknesiyle denize açılan gariban balıkçı gibi. Çabalarının fiziksel karşılığının pek mütevazı olacağının farkında.

İşin parmaklarının kıvraklığını, kulağının keskinliğini gerektirmeyen yanında ise bağlılığının, sabrı ile sebatının karşılığı her seferinde ağlar dolusu derya kuzusu oluyor.


Flütün içinden


Ruh doygunluğu.


Flütün içinden


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder