Baştan beri bir şeyleri eksik, yani 25 yıldır. Bu da algımda
onu.. yaşayan bir varlık haline getiriyor.
Komşu, geldiğimi çamaşır makinesinin sesinden anladığını
söylediğinde sonraki ilk çalıştırmamda kulak verdim. Tamam, yeni makineler daha
sessiz olabilir ama bu garibinki de o kadar fena değil derken demin çeviriyi
bırakıp banyoya koştum. Onu yerine sabitleyen parçaların eksiğiyle en sonunda,
iş sıkmaya geldiğinde bazen nasıl çıldırdığını unutmuşum. Yerinden kurtulmuş, kendini
bir klozete, bir banyo dolabına vurmakta, yalnız alt kattakini değil, bütün
apartman komşularını, belki yandakileri bile ayağa kaldıracak kıyameti koparmaktaydı. Bu kez çalışmaya
başladığında repertuarına Çin malı teneke bir kanarya ötüşü misali lastik
seslerinin de katıldığını işitip keyiflenmiştim ama şimdi zangırtıları
iniltilere, onlar takırtılara karışıyor, tutulduğu sinir krizi perde perde
tırmanıyordu. Bütün ağırlığımı iki elime vererek abandım. Sağa sola yalpalaması
kesildi ama canhıraş takırtı sürüyordu. Titreşimleri kolumdan omuzlarıma yükseliyor,
gövdemi de kendine katan makinenin sarsıntıları oradan belime iniyordu. Bir ara
bu şekilde abanmanın ıstırabını arttırdığını fark ettim, önemli olan verdiğim
güç değil, ellerimi nereye hangi açıyla dayadığımdı. Gazı bir türlü çıkmayan
bebeği göğsüne nasıl yerleştireceğini buluvermek gibi.
Birden yatıştı, cehennemi
homurtular çıkarmaz oldu. (Almaşık, kompleks sesleri, ses bileşimleriyle bu
makinenin kulak terbiyemde önemli bir yeri var.) Artık uysal, hırıl hırıldı. Ve
dayanılmaz komik!. O döndükçe ben kıkır kıkır gülüyordum. Çılgın bir dans
tutturmuş gidiyoruz işte böyle.
Bir de at gitsin, bak yeniler ne ucuza diyorlar.
Beni etim kemiğim aklım ruhumla an’a getiren böyle bir
makine daha nerden bulurum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder