Kitap kurdu dostumuzun bakmam için verdiği 10 ciltlik
kutu haftalardır odamın ve olanca içeriğiyle gündelik hayatımın görünür
yerinde. 10’ar yıllık dilimler halinde, fotograflardan oluşma bir 20. yüzyıl
özeti. (Literatür Yayınları Türkçe, İngilizce, Fransızca üç dilde ve özenli bir
baskıyla yayımlamış.)
Sabah çayımla gün önce bıraktığım yerden açıyor, konu
başlıklarıyla sonsuz bir tekrar olarak görünenin tekrarlanmaz ayrıntılarına
dalıyorum: Spor, eğlence, moda, dayanışma-çatışma, savaş-barış, ölüm-yaşam.
Gündelik ve sıra dışı yönleriyle ağırlıklı olarak Batı dünyasının ve yeryüzünün
onu ilgilendirdiği kadarıyla geri kalanının yüzyılı üzerine fotografik notlar.
Zıtların bazen tamamlayıcı bazen çatışan
karşılaşmalarıyla oluşan, her türlü duyguyu uyandırarak bir süre devam edip
yeni bir oluşuma doğru çözülen olaylar.
Milyonların hayatını etkileyen politika ve politikacılar,
suikastlar, tribünleri ayağa kaldıran olaylar, ölümü büyük üzüntü uyandıran
şahsiyetler, sanatçı ve yıldızların değişen isimlerle akıp gidişi.
Sürekli bir savaş ve barış atkı-çözgüsüyle sahneye çıkan
güç denge ve dengesizliğinin geçit töreni.
İkinci Dünya Savaşından şu fotograf (Sütçü, Londra, Ekim 1940)
hepsinin, bu özetin özeti gibi:
Yaşamda ölüm, ölümde yaşam. Bu ikilinin yerine pekala
umut ve umutsuzluğu, yıkım ve yenilenmeyi, karanlık ile aydınlığı koyabiliriz.
Ben de öyle yaparak sabah çayım boyunca, ayrıntılarda
duygudan duyguya geçerken, gözümüzde kendimiz kadar büyüttüğümüz zamanımızın,
bu geçit töreninde bir iki ciltlik Getty görseline malzeme olacak bir “an”dan
ibaret olduğu bilincini tazeliyorum.
Böylesi, acıyı, kaygıyı, düş kırıklığı, heyecan ve umudu
azaltmasa da bütün içine oturtarak hislerimize sadece bize özgüymüş gibi geleni
insanlık hali niteliğine geri kavuşturuyor.
Belirsizliği, geçici hakimiyetleri, güç ve güçsüzlüğü,
eyleyicilik ve sürüklenişleriyle şu İnsanlık Halinin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder