Tek başıma şehir dışına, doğada bir yerlere yola çıkıyorum. Arabada (mı) bir tuhaflık var. Gidişe tam da hakim değilim, sanki uyur uyanık bir halde. Yol kenarındaki bir kaya duvara ne kadar yakın gidiyorum öyle! Kabak gibi soyuldu soyulacak. Silkin silkin! Görüşüm de.. bir tuhaf. Çoğu güneşlik ve tavanla kaplı ama o da ne! Arka sol koltuktayım. Nasıl kullanıyorum ki arabayı?! Derin bir uykuya daldı dalacak düşüncemle mi? Tam o an tünele giriyorum. Uzun eğriler halinde ilerleyen bir tünel. Kontrol kimde/nede belirsiz, farları da açamıyorum. Kapkaranlıkta her şeyin her an bitmesini bekleyerek sabit kalan bir hızla gidiyor gidiyorum.
*
Sonra
Gülin ekleniyor. Şimdi onunla yoldayız. Kasaba gibi bir yerde mola veriyoruz. Bir
Ermeni karşılıyor. (Yatmadan Garo Paylan ile yapılan bir söyleşiyi okumuştum.) Ben
tanımıyorum, tanıdıkların tanıdığı genç bir adam. Çok sıcak, içten bir
karşılama. Dükkanına gideyim de bir şeyler alayım diyorum ama dükkanı nerdeyse
bomboş. Formika kaplı bir duvar, bir iki zavallı parça. Çok da loş. Bileklik
var mı diyorum o gezilecek yerleri anlatırken, hiç satıcı değil. Laf arasında
sapsarı bir bileklik bulup çıkarıyor. Takıp sıkılaştırmaya çalışıyorum.
Hararetli konuşması arasında uzanıp kendisi yapıyor. Bir de sessiz ortağı var.
Kendisi yaşlarında, gölgede. Derken basit bir kırmızı plastik anahtarlığa takılı
posta kutusu anahtarına benzer anahtarlar uzatıyor. “Bu da bizim şalenin
anahtarı” diyor şakayla, bu gece misafirimsiniz. Olur mu? Tabii tabii. Yarın da
kanyonu gezersiniz.
Gülin
bir an önce yola devam etmek istiyor. Arada kalıyorum. Ortalık
kalabalıklaşırken oyalanıyoruz.
Ermeni Kilisesinde ayin başlamış, rahibe bir şey söylüyor, cemaat karşılık veriyor. Şarkıyla. Ne kadar melodik! Tatlı bir dalgalanma, heyecanlı ama coşkulu değil. Duygusu bana geçiyor. Havada yükselip aynı ahenkle ine çıka insanlar arasında dolanıyorum. Susuz bir yunus gibi. Neyle olduğunu bilmeden paylaştığım bir kontrol bu da. Normalde bunu (yükselip dilediğimce havada kalarak şekiller çizmeyi) insanların önünde yapmam ama burada salıyorum. Sanki salmam da gerek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder