14 Şubat 2021 Pazar

BİR NEFES SIHHAT

Bir kitap okudum, burnum açık kaldı!

Çok yabancısı olmadığım bir konuda araştırmacı James Nestor’un peşine takıldım. Konuya bir de onun kitabı Breath: The New Science of a Lost Art ile dokundum.

Nefese.

Nestor tıkalı sinüsleri, alerjileri, ağız yapısı problemleri, soğuk algınlığına yatkınlığıyla kendini tipik bir nefessiz olarak tanıtmakla başlıyor. Bir tavsiyeyle fazla bir şey ummadan parasız bir nefes dersine katılıyor. Pek ilgisiz. Söylenenleri yapar, bir yandan katılımcıların karikatürünü çıkarırken vücudunun birden ısındığını, açıldığını hissedip şaşırıyor.

Uyanan ilgisi, merakı izleyen on yıl içinde onu konunun kapsamlı araştırmasına dalanlara verdiği ismi nefesnot (nefes yolcusu, astronot gibi, pulmonaut) olarak çevirdiğim kişilerle yol arkadaşı ediyor.

Nefesnotlar bu kadar yaşamsal bir işlevin sadece bozukluklarına eğilmeyen, günün tıbbi uzlaşmalarının dışına çıkarak nefesin olanakları ve sınırlarını araştırırken tarih öncesinden kadim geleneklere uzanan işinin profesyoneli insanlar. Antropologu, ortodontisti, doktoru. Ya da yolunu kendi açanlar. Olimpiyat şampiyonları, operacı eğitiminden yatalak hastaları ayağa kaldırmaya diyaframı akıl almaz biçimlerde kullanan koro şefleri. Önce şarlatan denmiş, sonra baş köşelere buyur edilmiş, derken unutulup gitmiş, bugün söylediklerine yeniden dönülen potansiyel çığır açıcılar.

Nefes ile uğraşmanın böyle tuhaf bir tarihi olmuş. Bedenlerimizin doğal olarak bildiği yeniden keşfedilmiş. Ardından modern zamanların yanlış oturan yeni alışkanlıkları arasına kaynayıp yine unutulmuş. Kitabın alt başlığı da ondan:

Kayıp Bir Sanatın Yeni Bilimi.

Nestor, Stanford Üniversitesiyle iş birliği içinde kendini denek ediyor.

İlk ulaştığı, kendisinin de bir örneği olduğu olgu: Nasıl nefes alacağımızı unuttuğumuz, bilmediğimiz.

İkincisi, burundan solunumun sağlığı.

Duyduğumuz şeydir. Burun havayı ısıtır, nemlendirir, süzer, akciğerlere zarar vermeyecek şekilde iletir.

Öyle mi yapıyoruz? Büyük çoğunluğumuz çoğunlukla hayır!

Böylece burun deliği Alice’in tavşan deliğine dönüşüyor ve kıvrımlarından kendimizi Himalaya mağaralarından Paris katakomblarına, ölmeye bırakılmışların koğuşlarından bitiş çizgisini herkesten önce göğüsleyen atletlere tarih senin, coğrafya benim dört bir bucakta buluyoruz.

James Nestor beni her alanda cezbeden tutkulu zihinlerden. Enine boyuna sarıldığı nefes konusunu berrak bir sürükleyicilikle sunuyor.

Konu geniş. En iyisi kitabı okumak.

Okumayacaklar için ise devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder