15 Mart 2020 Pazar

DOĞANIN TESELLİSİ


5-6 km gittik gitmedik, köyü çıkıp yolun karşısına geçtik. Toprak yoldan ilerleyebildiğimiz kadar tırmandık, iki arabayı bırakıp patikadan ormanın içine vurduk. Çayırların, coşmuş kır çiçeği tarlalarının yanından geçtik. Feci yapılaşmasıyla Gündoğan aşağılarda uzaklaşan puslu bir leke kaldı. Arkamız ona dönük, gözümüzü çam kaplı vadiler doldurdu. Dere yataklarından, sığır boklarından, mozaik pasta kıvamlı taşlı, nemli topraktan, paslı dikenli telli çitlerden geçtik. Baharla berraklaşan, gürleşen türlü kuşun sesleriyle, orman havasıyla beslendik. Terk edilmiş köye kadar çıktık. Sarnıçlara ses verdik (bir dahaki sefere sırt çantasına flütümü atacağım), kekik topladık. Kızıl-mor dağ laleleri alıp yürümüş, inekler varlığın-yokluğun sırrına ermiş, sıcak, soğuğu sadece unutturuyor, aratmıyor.



Kirli, yorgun, karanlık, verimsiz, bayat, abes, geveze, kıt, sığ zihin katmanını ölü deri gibi pul pul edip giderecek bir arınmadan geçmiş, yaşadığımız yere şükrederek döndük.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder