Şiirle aran hoş değil, değil mi dedi.
Pek bir bağ kuramadım dedim. “Yani sürekli, güçlü bir
bağ. Değerini, tadını takdir ediyorum ama ekstra kaliteli bir butik
çikolatanınki gibi. Cebimde, çantamda taşıyacağım, gece gündüz
atıştırabileceğim, yumulup onunla beslenebileceğim şey olmadı.”
“Ama şiir zaten öyle. Biri ne demiş: Şiir mataranda su,
heybende ekmek, silahında kurşun değildir fakat bunlardan yoksun kaldığında
seni o avutur. Sibirya’ya sürgüne gönderilen aydınlar birbirlerine şiir
okuyarak ışıltılarını yaşatmaya çalışmış.”
Sürgüne gönderilen açık ifadenin yerini mecazın,
imgelerin, sembollerin aldığı bir zamanda bu, şiire bir daha, alıcı gözle bakma
isteği uyandırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder