Hele Bodrum’da, kış ile bahar arasını ne kadar sevdiğimi
unutmuşum. Soğuk karanlık geride kalmış, doğa orası burasından uyanır, ışık
hafifleyerek yükselir, renkleri nakış gibi işler, kıpırtılar sezon
kalabalıklarından uzakta, dikkati ile sevgisini verene açılırken.
Sevgili arkadaşlarımla birlikte Bodrum mis gibi karşıladı
beni. Yemyeşil. Sanki taş kaya bile yosun yeşiline şöyle bir daldırılıp
çıkarılmış. Arada su kokusunun karıştığı hava tertemiz, soludukça ciğerlerin
körük gibi açılıyor. Yağmurla güneş, kuyruğunu kovalayan kedi yavrusu.
Yapılaşma, evet, tahıl ambarını basan böcek sürüsü gibi
dağ tepe tırmanmaya devam ediyor ama o yeşil, ah o yeşil!. Aralardan fışkıran,
sesi değil, anca yönü değişen doğa, neye odaklanacağımı hatırlatıyor.
H a y a t a.
Gerisi teferruat.
Yeni yaşıma işte öyle giriverdim.
Bodrum, mahallesi Torba misali gittikçe genişledi,
doldurdukça aldı.
Dört günden vurdum, aylara bedel bir ferahlıktan çıktım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder