8 Kasım 2016 Salı

GERİLİM ATLASI

Kenny Werner’in (Zahmetsiz Ustalık) bir katkısı, çalarken ne kadar gerildiğimin farkına varmamı ve bu gerilimi izlerken hayli yol almamı sağlaması oldu.

Olmadık kasları ya da gerekenleri ama aşırı çalıştırmak. Sürmeye atları hissederek girişmek yerine arabanın dizginlerine asılır gibi. Çabasız bir hakimiyeti zorlama bir kontrol ile karıştırmak.

Gerilim üzerine öğrendiklerim müzikle paralel, hatta bazen onun da önünde ilerliyor.

Kasıldığımı hissettiğim an ustanın tavsiyesini uygulayıp aleti bırakıyorum. İyice gevşeyene kadar dokunmamaya bakıyorum. Bazen olmuyor. O vakit gerilimi seyrediyorum. Nasıl belirli sesleri çıkarmak belirli kaslara yükleniyorsa, bazı düşünce/hissediş tipleri de hep aynı stres örüntülerini yaratıyor. Böyle böyle gerilimin atlasını çıkarır oldum.

Bir şeyi nasıl yapacağımı bilemediğimde ilk tepkinin kasılmak olduğunu görüyorum. Oysa ne diyordu Kenny Werner, “Müzikte zor diye bir şey yoktur, sadece henüz yeterince aşina olmadığınız vardır.” Demek ki yapılması gereken zorlamak değil, usulca yaklaşıp tanımaya, anlamaya çalışmak.

Beden emin/hakim olamamayı kasılarak telafi etmeye çalışıyor ama bu taş gibi kapanıp suyun dibini boylamakla aynı kapıya çıkıyor. Bu durumda algım daralıyor, anlayışım kıtlaşıyor. Bu kadar severek giriştiğim bir iş olmasa buna sinirlenme, sabırsızlık ve soğuma da eklenirdi. Eklenmiyor ama dünyanın enerjisi çarçur oluyor.

Bir de gerilimin yer değiştirmesi var. Elimde hissedip gevşetmeye çalıştığım gerginlik bakıyorum karın kasları ya da nefese kaymış.

Fark et.

Gevşe.

Çok yavaş yeniden al. Bu, akışı otomatik pilottan çıkarıp an be an tanımaya, görmeye, anlamaya, aşina olmaya koyulmak demek.

Stres tepkisinin bedendeki dışavurumu elbette müzikle sınırlı değil. Algıyı her alanda değiştiriyor, çarpıtıp işlevsizleştiriyor. Onun için herhalde insanın en büyük güç kaynaklarından biri gevşeyebilme becerisi.


Flütle nişan aldığım ikinci kuş da bu oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder