A- Çetrefil
insan kafasını olduğundan çok basit gösteren şu yazdıkların.. İndirgemeci gelmiyor
mu sana da? Kof bir iyimserlik aşılıyor sanki, yanıltıcı. İyi gününde okursan,
pamuk helva gibi/kadar avare bir Pazar yürüyüşünün parçası. Ağlara dolanan
balık gibi çırpıntılı bir zamanına denk geldiğinde ise sinir bozucu?
B- Bazen,
evet. İnsanı yoran karmakarışık bir şehir görüntüsünde ahenkli bir kesit
yakalayıp deklanşöre basmak gibi, değil mi? Çerçeve biraz kaysa, genişlese o
anın neyin parçası olduğu ortaya çıkacak. Şu, burnunun dibine girmiş keşmekeş
Kahire’nin hiç görünmediği Mısır Piramitleri gibi..
A- O
zaman anlamı ne?
B- Yazmanın
mı? Bilmiyorum. Bunu kendime ben de soruyorum. Günün belli bir saatinde, hava
durumunda, belli bir açıdan belli bir cam bardağın kenarına vurup kırılan
ışığı, saçılan renkleri anlatırmışım gibi geliyor bazen. Tekrarsız bilinç
akışından enstantaneler. Ama neyin ne zaman kimin işine yarayacağını kim
bilebilir? Çıra oluvereceğini? Bir de.. Benim de sunabildiğim bu. İnsanları
buyur ettiğimde soframa dizdiklerim.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder