14 Ocak 2014 Salı

ANLAT, ANLAT



Kutuyu süt kardeşimin elinden kaptım.

Heyecanla açtım. Haklıymış, seveceğim şeyi bulmuş!

Ucuz elektrik renkli ışıklar saçan süper kitç bir nesne, içimi eritenlerden..

İnce mika perdesi, bu el kadar oyuncak lambanın ışık oyunlarını tavana ulaşana kadar iyice güçsüzleştirerek bulamaca çeviriyordu.

Ama dur bakalım, sahnesini açtığın her şeyin anlatacak bir hikayesi olur. İş, sesinin işitilir hale geleceği bir alan açıp sonra da kulak vermede.

Zavallı ışığının dağılıp gitmeyeceği yakın, kuşatıcı fonlar aradım. Yoğunluk, kişilik bulacağı çerçeveler. Sağlam yansıtıcılar..

Oynadım, oynadım.


Elimi oyalayan, kafamı kurcalayan hemen her şey gibi o da kendisinden ibaret olmaktan çıktı bu arada. Kalabalığa, yüksek, baskın, iddialı seslere karışıp giden insanların, nesnelerin, varlıkların hikayelerini ortaya çıkarıp kulak kesilmenin esinini de veriverdi.


.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder