Kutuyu süt kardeşimin elinden kaptım.
Heyecanla açtım. Haklıymış, seveceğim şeyi bulmuş!
Ucuz elektrik renkli ışıklar saçan süper kitç bir nesne,
içimi eritenlerden..
İnce mika perdesi, bu el kadar oyuncak lambanın ışık
oyunlarını tavana ulaşana kadar iyice güçsüzleştirerek bulamaca çeviriyordu.
Ama dur bakalım, sahnesini açtığın her şeyin anlatacak
bir hikayesi olur. İş, sesinin işitilir hale geleceği bir alan açıp sonra da
kulak vermede.
Zavallı ışığının dağılıp gitmeyeceği yakın, kuşatıcı
fonlar aradım. Yoğunluk, kişilik bulacağı çerçeveler. Sağlam yansıtıcılar..
Oynadım, oynadım.
Elimi oyalayan, kafamı kurcalayan hemen her şey gibi o da
kendisinden ibaret olmaktan çıktı bu arada. Kalabalığa, yüksek, baskın, iddialı
seslere karışıp giden insanların, nesnelerin, varlıkların hikayelerini ortaya
çıkarıp kulak kesilmenin esinini de veriverdi.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder