Bu kadar uzun kalınca insanları sudaki hallerinden ayırt
eder oluyorsun.
İşte günde iki vakit, vitamin haplarını ya da belki
ilacını içer gibi azim azim kıyı boyu kulaç atan kadın. Hafif kamburu denizde
de belli. Kulaçlarını öfkeli bir inatlaşmayla suyu tokatlar gibi atıyor. Orada
olduğunu gözlerim kapalı söyleyebilirim. Şlap şlap ve şlap! Suya bir boy girip
orada günün haberlerinden, ticaretini yaptıkları şeylerden söyleşen erkekler,
tarif alışverişi yapan kadınlar, seslerinin fısıltıya alçalmasından dedikoduya
geçtiği sezilen kadın ve erkekler. Aklı nasıl göründüğünde gençler. Ama daha
ziyade, yılın bu zamanı artık çoğunluk olmuş, yüzmeyi vaktiyle de hakkını
vererek öğrenmediği belli yaşlı ve yaşlıcaların ağır, gevşek, temkinli
hareketleri. İzlemesi zevk, her tarzda ustaca yüzen bir iki kişi. Güvenli,
çevik. Hafta sonları civardan gelip rengarenk köpük borularını kollarının
altından geçirdikleri gibi gürültü patırtıyla sallara çıkan, tarihin hangi
döneminde alışılmıştan öte makbul sayıldığına üşenmeden kafa patlattığım,
bedenin olsa olsa başlıca kebapla tıka basa doldurulacak, kalan eğlencesi, doyum
ve ilişki kaynağı da üreme olan bir araç bilindiği bir kültür ürünü, kısa
bacaklı, taşkın göbekli, dar omuzlu vesaire vücutları içinde hayatta olmaktan o
an duyup türküler, bağrış çağrış atışmalar, eşek şakalarıyla duyurdukları hazzı
hayranlıkla seyre koyulduğum erkekler..
Kıyafetler sonra. Bikini, mayo ve ah! Kıyametin fünyesini
çeken haşemalar. Artık birkaç yıl önce bir fiili durum yaratarak el koydukları
küçük koyla kalmıyor, ötekilerin kısa bir mücadele ardından çekildiği asıl
koylara geliyorlar. Önceleri olduğu gibi koyların uzak ucundan değil,
diğerlerine karışarak suya giriyorlar.
Açılmak ya da kapanmak. Bir iki karış kumaşın varlığı ya
da yokluğuna ancak yılmaz inanç ve kanaat üreticisi insan aklının
yükleyebileceği nice anlam, kaygı, korku, öfke ve bunların burun buruna
gelişiyle kopan örtülü ya da açık sürtüşme ve çatışma.
Tanıdığım en Zen zihinli insanın, işi alengirli
soslarından sıyırıp özüne indirgeyerek hafif bir omuz silkmeyle söyleyiverdiği
gibi: Yumurtayı sivri tarafından mı, yuvarlak tarafından mı kırmalı kavgası.
Tamam.
Yüzme vaktim geldi.
.