Şu kapağı açmanın yordamını her defasında unutuyorum.
Can havliyle asılmamla sıkışmasına öfkeleniyor, daha da sıkıştırıyorum.
Derdim, kavanozdaki kahveye bir an önce erişmek, ötesini berisini düşünmeden didişiyorum.
Oysa çok yumuşak, eğilip bükülen bir kapak. Hiç sıkmadan şöyle bir çevirmek üzere yapılmış. Az çabayla çok iş için.
Ama görene tabii. Hangi işin ne kadar çaba gerektireceğine durup bir bakana. Arzusunu havuç, gücünü de o havuçla arasındaki sopa bilip, sopa kadar katı bir sabitlikle kullanmaya kalkışmayana.
Anları sadece “ödül!” için, bunu vaat etmeyenleri atlaya atlaya yaşamayıp her birine hakkını verene.
Sevimsiz, boş diye sırt çevirmeyip tüm varlığıyla yaşadığında kalana.
Gözünü hedef bürüyüp gerisine körleşmemişe.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder