6 Şubat 2024 Salı

KAYBETTİĞİNİ GERİ KAZANIRKEN

En büyük gücümüz dikkat ama mirasyediler gibi nasıl da çarçur ediyoruz. Onca vakit harcadığımız sosyal medya, koskoca Manhattan adası karşılığında yerlilerin eline sayılan incik boncuk gibi.

Dikkatin bölünmesi (belki güç/otonomi kaybı olduğundan) stres yaratıcı. Stres ise dikkatin sağa sola saçılmasını daha da hızlandırırmış. Gerçek hayat memat meselelerinde böyle olması isabet deniyor; gözlerin fıldır fıldır, daldan dala hızla etrafını taraman gerek ki nereden ne geleceğini kestirebil. Bizim aynı kalan fizyolojik işleyişlerimizle yaşadığımız çılgın tempolu günümüz koşullarındaysa bu, kaybolup gidiş oluyor.

Neye odaklanacaksan odaklan ama bunun için önce dikkatini geri al. Öyle kuru kuruya değil, iş gören yeni davranışları alışkanlık haline getirerek. Ama bunun için iradeye dayanma.

Alışkanlık oluşturmada stres konusunda uzmanlaşmış iki tıp doktorunun ipuçlarından çok yararlanıyorum:

Rangan Chatterjee (Feel Better in 5) ile Aditi Nerurkar (The 5 Resets).

Değişimin hayli enerji istediğini, beynin ise enerji ekonomisinde olabildiğince kolaya kaçıp değişimden pek haz etmediğini söylüyorlar. Sıkıya gelmeyeceği, binicisini ilk fırsatta sırtından atacağı için, binicinin elindeki kırbacın (irade) işe yaramayacağını, onun suyuna gitmek gerektiğini.

Bu nasıl olacak?

En önemlisi, yüklenmeden. Aditi Nerurkar, tek seferde sindirebileceğimiz değişiklik sayısının iki olduğunu söylüyor. 2 Kuralı diyor buna.

İkincisi, ufaktan, bulunduğumuz yerden başlamak, kat edilen görünür mesafeye değil, birikime odaklanmak. Egzersizde olduğu gibi, küçük adımlar uzun zaman görünür bir sonuç yaratmıyor ama bu hiçbir şekilde sonuçsuz kaldıkları anlamına da gelmiyor. Birikiyorlar. Tıpkı olumsuz alışkanlıklarımızın da biriktiği gibi. Ve günü geldiğinde olumsuzlar faturalarını, olumlular da ödüllerini önümüze koyuveriyor.

Ufak başlamak, değişikliğin büyüklüğü kadar buna yönelik eylemin süresiyle de ilgili. Günde sadece 5 dakika, diyor Rangan Chatterjee.

Buna şeytanın bacağını kırmak da diyebiliriz. Bizi hiçbir yere vardırmayan ya hep ya hiç yaklaşımı (bahanesi) yerine küçük bir tadımlık. 5 dakikanızı başka neye vermiyorsunuz ki? X’in, Instagram’ın başında harcananlar yanında metelik sayılmaz.

Sonra iki hekim de stresinizin ne etrafında yoğunlaştığına ve kendi koşullarınıza göre hayatınızın çeşitli alanlarında (beslenme, hareket, davranış) girişebileceğiniz birçok yeni davranış örneği sıralıyor. Bunların biri sizin için değilse diğerleri hep kolay lokmalar ve sürdürülebilir.

5 dakikayı hiç yabana atmayın diyor Chatterjee. Size iki ay boyunca her gün sadece 5 dakika boyunca yiyebildiğiniz kadar abur cubur, tatlı, içebileceğiniz kadar gazozlu içecek yiyip içmenizi söylesem (bunlara tıka basa doldurulan alışkanlık yapıcı maddeler sayesinde kolay da olurdu), bir iki haftada sağlık sorunları belirmeye, birkaç haftada kan tablonuz değişmeye, bir yıla kalmadan da problemleriniz ciddiye binmeye başlardı. Aynını olumlu alışkanlıkların tersinden yapmayacağını söyleyebilir misiniz? Alışkanlık yerleşik hale gelirken olumlu-olumsuz, aynı fizyolojik ve psikolojik işleyişe dayanır. Birinde kolaylaştırıcı katkı maddeleriyken diğerinde gözünüzle görmeye hemen başlamasanız da çok çabuk hissedilir olan ödülleri.

Az ve öz tutulan değişiklikler, sandık ile sıkışmış kapağı arasında yerleştirilen manivela gibi çalışıyor. Verdikleri tat ile yansımaları momentum yaratıyor ve bunu ilk heyecan geçtikten sonra sürdürüyor. Bir kez yerleşen artık cepte sayılır; çoğaltılabilir, yoğunlaştırılabilir. İkişerli yeni ufak adımlara geçilebilir.

Memleketi ya da dünyayı değiştiremeyebilirsiniz ama değiştirmenin size canlılığınızı geri vereceği çok şey yok mu?

Dikkatinizi geri almaktan, bunun için yapılabilecekleri yapmaktan başlayarak?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder