En büyük gücümüz dikkat
ama mirasyediler gibi nasıl da çarçur ediyoruz. Onca vakit harcadığımız sosyal
medya, koskoca Manhattan adası karşılığında yerlilerin eline sayılan incik
boncuk gibi.
Dikkatin bölünmesi (belki
güç/otonomi kaybı olduğundan) stres yaratıcı. Stres ise dikkatin sağa sola
saçılmasını daha da hızlandırırmış. Gerçek hayat memat meselelerinde böyle
olması isabet deniyor; gözlerin fıldır fıldır, daldan dala hızla etrafını
taraman gerek ki nereden ne geleceğini kestirebil. Bizim aynı kalan fizyolojik
işleyişlerimizle yaşadığımız çılgın tempolu günümüz koşullarındaysa bu,
kaybolup gidiş oluyor.
Neye odaklanacaksan
odaklan ama bunun için önce dikkatini geri al. Öyle kuru kuruya değil, iş gören
yeni davranışları alışkanlık haline getirerek. Ama bunun için iradeye dayanma.
Alışkanlık oluşturmada
stres konusunda uzmanlaşmış iki tıp doktorunun ipuçlarından çok yararlanıyorum:
Rangan Chatterjee (Feel
Better in 5) ile Aditi Nerurkar (The 5 Resets).
Değişimin hayli enerji
istediğini, beynin ise enerji ekonomisinde olabildiğince kolaya kaçıp
değişimden pek haz etmediğini söylüyorlar. Sıkıya gelmeyeceği, binicisini ilk
fırsatta sırtından atacağı için, binicinin elindeki kırbacın (irade) işe
yaramayacağını, onun suyuna gitmek gerektiğini.
Bu nasıl olacak?
En önemlisi, yüklenmeden.
Aditi Nerurkar, tek seferde sindirebileceğimiz değişiklik sayısının iki
olduğunu söylüyor. 2 Kuralı diyor buna.
İkincisi, ufaktan,
bulunduğumuz yerden başlamak, kat edilen görünür mesafeye değil, birikime
odaklanmak. Egzersizde olduğu gibi, küçük adımlar uzun zaman görünür bir sonuç
yaratmıyor ama bu hiçbir şekilde sonuçsuz kaldıkları anlamına da gelmiyor.
Birikiyorlar. Tıpkı olumsuz alışkanlıklarımızın da biriktiği gibi. Ve günü
geldiğinde olumsuzlar faturalarını, olumlular da ödüllerini önümüze
koyuveriyor.
Ufak başlamak,
değişikliğin büyüklüğü kadar buna yönelik eylemin süresiyle de ilgili. Günde
sadece 5 dakika, diyor Rangan Chatterjee.
Buna şeytanın bacağını
kırmak da diyebiliriz. Bizi hiçbir yere vardırmayan ya hep ya hiç yaklaşımı
(bahanesi) yerine küçük bir tadımlık. 5 dakikanızı başka neye vermiyorsunuz ki?
X’in, Instagram’ın başında harcananlar yanında metelik sayılmaz.
Sonra iki hekim de
stresinizin ne etrafında yoğunlaştığına ve kendi koşullarınıza göre hayatınızın
çeşitli alanlarında (beslenme, hareket, davranış) girişebileceğiniz birçok yeni
davranış örneği sıralıyor. Bunların biri sizin için değilse diğerleri hep kolay
lokmalar ve sürdürülebilir.
5 dakikayı hiç yabana
atmayın diyor Chatterjee. Size iki ay boyunca her gün sadece 5 dakika boyunca
yiyebildiğiniz kadar abur cubur, tatlı, içebileceğiniz kadar gazozlu içecek
yiyip içmenizi söylesem (bunlara tıka basa doldurulan alışkanlık yapıcı maddeler
sayesinde kolay da olurdu), bir iki haftada sağlık sorunları belirmeye, birkaç
haftada kan tablonuz değişmeye, bir yıla kalmadan da problemleriniz ciddiye
binmeye başlardı. Aynını olumlu alışkanlıkların tersinden yapmayacağını
söyleyebilir misiniz? Alışkanlık yerleşik hale gelirken olumlu-olumsuz, aynı
fizyolojik ve psikolojik işleyişe dayanır. Birinde kolaylaştırıcı katkı
maddeleriyken diğerinde gözünüzle görmeye hemen başlamasanız da çok çabuk
hissedilir olan ödülleri.
Az ve öz tutulan
değişiklikler, sandık ile sıkışmış kapağı arasında yerleştirilen manivela gibi
çalışıyor. Verdikleri tat ile yansımaları momentum yaratıyor ve bunu ilk
heyecan geçtikten sonra sürdürüyor. Bir kez yerleşen artık cepte sayılır;
çoğaltılabilir, yoğunlaştırılabilir. İkişerli yeni ufak adımlara geçilebilir.
Memleketi ya da dünyayı
değiştiremeyebilirsiniz ama değiştirmenin size canlılığınızı geri vereceği çok
şey yok mu?
Dikkatinizi geri almaktan,
bunun için yapılabilecekleri yapmaktan başlayarak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder