14 Mayıs 2023 Pazar

OY

Taptaze uyandım, ferahfeza. Göğün, altı lağım kokulu ağır kapağı kalkmış gibi. Güneşli, diri bir Mayıs sabahı. Oynaşan sokak köpeklerinin arasından kıyı boyu yürüdüm. Balıkçı barınağının oradaki ilkokula geldiğimde, sandığın önünde benden de erkenci birkaç kişilik kuyruk vardı. Açılış hazırlıkları, sürer biraz.

Önümde gencecik bir kız. İlk oyunu kullanacak. Seçmen yaşlarımız arasındaki neredeyse yarım yüzyıllık farkı düşündüm. Darbe anayasasına hayırı bastığım ilk seferden bu yana yaşadığımız iniş çıkışları, hayat gailesi, kronik kaygı, korkular, öfke arasından umudun sıyrıldığı nispeten kısa dönemleri. Genç kıza içimden, umarım senin önündeki yarım yüzyıl daha az sürtüşmeli geçer dedim.

Arkama bir grup geldi. Erkeklerden biri bir türlü hareketlenmeyen kuyruğa söylenecek olduğunda güler yüzlü bir kadın, “21 yıl bekledik, 10 dakika daha bekleriz, değil mi?” dedi.

Göğüs kafesin sıkışmadan nefes almak ne güzel! Nasıl bir ağır metal zehirli hava soluduğumuzu, ciğerlerimizin kapasitesinin çok altında baskılanmış olduğunu şu geçiş anı nasıl ortaya koyuyor. Kalk artık, gidebilirsin denilen yoğun bakımdaki hasta gibi hafif olmak ne tatlı!

Başlayan her şey biter. Devirler, imparatorluklar, iktidarlar. Bir sona daha yaklaşırken dileğim, bir daha dikkatimizi buzdağlarının ucuna sivrilterek altını göz ardı etmeyecek kadar içgörü kazanmış olmamız. Kahramanlar, kötüler, onları bileyerek belirleyici kılan sayısız koşulun oluşturduğu zirveler, uçurumlar. Dilerim, damlalardan, bireyden, kendimizden başlayarak hep birlikte dokuduğumuz toplumsal varlığı, onu biçimlendiren şartları bir daha unutmayız. İyi de kötü de kendi içimizden çıkıyor.

Yaşadığımız, optik ve ruhsal anlamda gölge tarafımızdı. Onu kendimizle hiç alakası olmayan lanetli bir unsurdan ibaret gördükçe, zehirli tohumların nasıl serpilebildiğine yabancı kalıp tekrarlarına zemin oluşturmaya devam edeceğiz.

Oy. Sandıklarda bir damlayım. Gönlümdeki deryaya karışmayı umuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder