10 Kasım 2020 Salı

BEYNİNİZE HAKİM OLUN

Köy dönüşü, 35 yıldır ilk kez gidilmeyen güneydeki eve bir geceliğine uğradım. El ayak çekilmiş. Kışı geçirme fikriyle pandemiden kaçanlar ilk şiddetli yağışı izleyen kötü soğuk ve bir var bir yok elektriğin cilveleriyle pes edip dönmüşler. Oranın karanlık yüzüne, zoruna, yalnızlığına göğüs germek her babayiğidin harcı değil. Şimdiki kadar bile rahat ettirmeyen yazlık evde babam o yiğitlerdendi. Katlanmak şöyle dursun, aydınlığı, karanlığıyla güneyi seçerek yaşadı, iyi oldu, mutlu oldu. Aradığını buldu.


Ev, eşiklerden giren toz toprak ile kirli ama bu aralıklar sayesinde küfsüz, nemsiz karşıladı. Dokunmadan bir köşesine ilişip çıktım. Havasını içime çeke çeke yürüdüm. Günü tatlı sıcak, gecesi soğuk güney güzü.



Bodrum’da iyi olduğumu söylediğimde Fatoş, sen öylesin zaten, dedi. Ayrıldığın yeri unutuyor, gittiğin yere alışıveriyorsun. Tamamladım: Ama bıraktığım yere döndüğümde kaldığım yerden ta derinden bağ kuruyorum. Cebimde gezdirdiğim köklerimi neredeysem oranın prizine takıyor, gürül gürül çalıştırıyorum. Bu prizler bizim oranın cilveli elektriğine de benzemiyor. Cereyan hep tamam.



Bahçe yerindeydi. Gelin duvağı devrildiği yerde coşmaya devam etmiş. Ağaçların budanma zamanı gelip geçse de sağlıkları yerinde. Ertesi sabah manav ağacından bir torba portakal ile mandalina topladım, gelenek bozulmasın. Yola koyulmaya hazırlanıyordum ki elinde su şişesi, Fatma hanım köşeyi döndü. Yürüyüşü, temposu, su şişesi on yıllardır değişmedi, zaman bir tek yüzünden okunuyor. İncirin yola taşan dallarından her geçişte meyve koparışını anlattı. “Rahmetli babanı anarak.” Şöyle bir durdu. “Bir başkaydı o. Yaşlı ama kendine has bir dinçliği vardı. Kızımla bana ‘beyninize hakim olacaksınız’ derdi. Nasıl böyle kaldığını her soruşumuzda aynı şeyi söylerdi. Biz bilemezdik tabii beynimize nasıl hakim olacağız.”

Beyin değil de zihin demiştir. Meditasyonu, sessizlikte duymayı, dinlemeyi kastetmiştir. Kalabalığa karışıp harala gürele yaşamaktan geri çekilmeyi, kendi aklıyla düşünmeyi. Karmaşıklığı basitlikte kavramayı. Azı çok, karanlığı aydınlık, ıssızlığı dost etmeyi.

“O bir başkaydı” dedi Fatma hanım tekrar, başıyla onayladı.





Nasipse seneye görüşmek üzere vedalaştık.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder