29 Kasım 2020 Pazar

8.45 GÜNEŞİ

Salgın tecridi doğal yaşam kaynaklarıyla ilişkimi derinleştiriyor.

Hava, güneş..

Sosyal hareket gerilere çekildikçe bedenim doğayla başka türlü ilişkileniyor.

Güneşi böylesine hissettiğimi hatırlamıyorum. Hücre çekirdeklerine kadar soğurduğumu. Işığına hep duyarlı oldum, sıcağıyla da çoktandır barışığım.

Ama şu ışıması!

Onu bir kutup ayısı, kedi, kuş gibi dosdoğru bedenimle alıp yakıt ettiğimin ayırdında olmak.



8 gibi uyanıyorum. Hızla giyinip perdeleri açıyorum. Sabah egzersizini yapıp meditasyona oturduğumda güneş balkonun kıyısına gelmiş oluyor. 8.45’te olanca gücüyle balkondan içeri, yüzüme, bağrıma akışını gözlerim kapalı karşılıyorum. Serinlik bir anda ısınıyor.

Sonra çayım, kahvem, kitabım, defterimle balkondayım. Hava kaç derece olursa olsun, güneş bir UFO ısıtıcısı. Isıtıyor, besliyor, avutuyor. Işığını içime salıp bataryalarımı dolduruyor.

Öğleye kadar huzurunda genleşiyor, adına Helios deyip önünde secdeye varmışlara köşemden selam ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder