Salgın tecridi doğal yaşam kaynaklarıyla ilişkimi derinleştiriyor.
Hava, güneş..
Sosyal hareket gerilere
çekildikçe bedenim doğayla başka türlü ilişkileniyor.
Güneşi böylesine
hissettiğimi hatırlamıyorum. Hücre çekirdeklerine kadar soğurduğumu. Işığına
hep duyarlı oldum, sıcağıyla da çoktandır barışığım.
Ama şu ışıması!
Onu bir kutup ayısı, kedi,
kuş gibi dosdoğru bedenimle alıp yakıt ettiğimin ayırdında olmak.
8 gibi uyanıyorum. Hızla
giyinip perdeleri açıyorum. Sabah egzersizini yapıp meditasyona oturduğumda
güneş balkonun kıyısına gelmiş oluyor. 8.45’te olanca gücüyle balkondan içeri,
yüzüme, bağrıma akışını gözlerim kapalı karşılıyorum. Serinlik bir anda
ısınıyor.
Sonra çayım, kahvem,
kitabım, defterimle balkondayım. Hava kaç derece olursa olsun, güneş bir UFO
ısıtıcısı. Isıtıyor, besliyor, avutuyor. Işığını içime salıp bataryalarımı
dolduruyor.
Öğleye kadar huzurunda
genleşiyor, adına Helios deyip önünde secdeye varmışlara köşemden selam
ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder