Kaşif John Franklin’in biyografik romanını
okuyorum. Açılış sahnesinden başlayarak olağanüstü bir hikaye. Kaleci bile
olamayacak kadar ağır algılayan 9-10 yaşlarındaki John’a filenin ipinin
tutturuyorlar. Maçın başından sonuna bu görevi hiç kımıldamadan yerine
getiriyor.
18. yy sonları İngiliz taşrasında bol çocuklu,
yoksulca bir ailede dünyaya gelmiş. Normalin altında kalmak en azından itilip
kakılma, alay, aşağılanma konusu. Çocuksa yavaş ama aptal değil. (Onun algılama
biçimini yaşatarak anlatan Sten Nadolny alıp götüren bir roman yazmış.) Arayı
kapatabilmenin yollarını arıyor. İlerde denizci olduğunda düstur edindiği
gözlemlerden biri de her geminin azami bir hızı olduğu, donanım, denizcilik ve
rüzgarla ancak bu sınıra kadar gelebileceği oluyor. Bu onun kendini
başkalarıyla kıyaslayıp onlar gibi yarışmaya kalkmak yerine kendinden, nasıl
ise oradan yola çıkmasını sağlıyor. Sen farklısın, önce nasıl işlediğini anla.
Detaydan detaya çok ağır ilerlediğinden bu süre
içinde kimsenin fark etmediği hayati noktaları yakalıyor. Bir duruma uzun zaman
maruz kalan algılaması hafızasına bir kez giren her şeyin orada kalmasını
sağlıyor. Müthiş bir bellek geliştiriyor. Süratin yerine zihnini bilgi ve
teoride çalışılmış çözümlerle hazırlıyor.
Denizcilik gibi hızlı hareket etmenin büyük
önem taşır göründüğü bir alanda tam da tersi özelliğiyle yavaş yavaş yer
ediniyor.
Acil durumlar herkes gibi onu da korkutsa da
herkesin aksine, aklına ilk geleni yapmıyor. Dağarını da işe koşarak enine
boyuna düşünüyor. Sabır ve zamanlama en güçlü özellikleri haline gelmiş, birçok
ölüm-kalım anında pek çok hayat ve gemiler kurtarıyor.
*
Kaşif Franklin ile karşılaşmamın zamanlaması da
ilginç oldu. 20-30 yıl öylece duran kitap dağıttığım kitaplığımla birlikte
okunmadan gitmişti. Bir zamandır aklıma (başlığıyla) düşmüş, çevirisini bulup
indirdim, gömüldüm.
Pandemi, ona cevabım, çok yakınımda ani yaşam
değişiklikleri yavaşlığın keşfini adına layık bir yavaşlıkla önüme koydu.
John Franklin temponun düştüğü, kesintiye
uğradığı, hayatın akut, kronik ya da olası tehlikede olduğu, ruh sağlığının
sarsıldığı bir dönemde aklın-algının bir köşesine iliştirilecek bir yol
gösterici.
Etrafın, durumun baskısını hissetmeyi bununla
harekete geçmekten ayır. Her zaman kendi gerçek halinden yola çık. Temponda
kal, diyor.
Yavaşlamayı kendi hayatımda keşfederken John
Franklin’in yoldaşlığı iyi bir zamanlama oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder