Yakın zamanda çalınana kadar paletle yüzdüm.
Benim olmayan bir kudretin keyfi, tavşanlaşarak geride bıraktıklarıma karşı
belli belirsiz bir kibirle. Buraya kadarmış diye bir daha palet almadım.
Vücudun bu yeni hidrodinamiğe alışması yer yer sabrımı taşıran bir geçişti.
Alıştım. Ama motoru sökülüp küreklere kalan bir kayık kadar yavaş kaldım.
Yeni yeni fark ediyorum. Yavaşlığa da alışmakla
kalmadım, derinleşen tadına varmaktayım.
Acelem ne?
Yüzmek, Thich Nhat Hanh’ın yürüyüş meditasyonuna
dönüşüyor. Hareketin mikro anlara kadar farkında olmak. Suyun değişinin,
tokluğunun, direncinin, kokuları, tuzunun. Güneşin, ışığın, nefesimin.
Aklımdan, içimden akıp gidenlerin. Düşünceler, his ve algıların çok gerisinden
ve sıklıkla da şaşırtıcı bağlantılarla geliyor. Orada burada içgörüler çakıyor,
ağacın kendiliğinden düşen meyveleri gibi. Peşlerine düşülmeden.
Nasıl da tazeleyici, arındırıcı.
*
Kendime daha dinamik bir kimlik biçmek
isterdim. Ama kaynaklarımla barışmak da yavaşlığı keşfin bir türevi oluyor.
Enerji rezervim dikkat istiyor. Sık ve çok
yerine az ve doyurucudan yana olmak. Geniş bir yüzey kaplamak değil de
seçtiklerimde derinleşmek. Rengin, çeşitliliğin, hareketin dış yerine iç
dünyada yaşanması.
*
Korona, hayatlarımızı öncesi-sonrasına böldü
bile. Neyin nerede daha iyi olacağı belirsiz olsa da hiçbir şeyin aynı
kalmayacağı ortada.
Paletlerimiz çalındı bir kez!
Virüsün getirdiğini sınırlamadan çok
dizginlenme olarak alıp giriştiğim bir şey var. Tüketim farkındalığı. Su, para,
zaman, çaba.. her türlü kaynakta tüketim bilinci. Kendine çeki düzen vererek
azda çoğu bulmak.
Elimizde ne kalacak, tanrı bilir. İyi bir eleme
ve elimdekilerin keskin bilinciyle asgaride azami doyumu, faydayı bulacak özgürlüğe
varabilirim.
İşte o vakit de bela, ustam olmuş olur!
*
Bugünkü ses ikilisi, balıkçı barınağının
oradaki otlak araziden gelen inek böğürtüleri ile plaja dalan kepçenin bir
ileri bir geri motor homurtularıydı.
Kepçe, birken iki olan, derken mantar gibi
çoğalan tek kişilik çadırları (turist değil, çalışanlar kalıyor) söktürdü,
kumlardaki mezbeleliği tarayıp attı. (Duştan su bile aktı yeniden -gerçi
arkasından musluk kapanamıyordu ama.)
Su meditasyonumun sonunda halk plajı da
sıfırlanmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder