3 Temmuz 2020 Cuma

SU KAPLUMBAĞASI


Yakın zamanda çalınana kadar paletle yüzdüm. Benim olmayan bir kudretin keyfi, tavşanlaşarak geride bıraktıklarıma karşı belli belirsiz bir kibirle. Buraya kadarmış diye bir daha palet almadım. Vücudun bu yeni hidrodinamiğe alışması yer yer sabrımı taşıran bir geçişti. Alıştım. Ama motoru sökülüp küreklere kalan bir kayık kadar yavaş kaldım.

Yeni yeni fark ediyorum. Yavaşlığa da alışmakla kalmadım, derinleşen tadına varmaktayım.

Acelem ne?

Yüzmek, Thich Nhat Hanh’ın yürüyüş meditasyonuna dönüşüyor. Hareketin mikro anlara kadar farkında olmak. Suyun değişinin, tokluğunun, direncinin, kokuları, tuzunun. Güneşin, ışığın, nefesimin. Aklımdan, içimden akıp gidenlerin. Düşünceler, his ve algıların çok gerisinden ve sıklıkla da şaşırtıcı bağlantılarla geliyor. Orada burada içgörüler çakıyor, ağacın kendiliğinden düşen meyveleri gibi. Peşlerine düşülmeden.

Nasıl da tazeleyici, arındırıcı.

*
Kendime daha dinamik bir kimlik biçmek isterdim. Ama kaynaklarımla barışmak da yavaşlığı keşfin bir türevi oluyor.

Enerji rezervim dikkat istiyor. Sık ve çok yerine az ve doyurucudan yana olmak. Geniş bir yüzey kaplamak değil de seçtiklerimde derinleşmek. Rengin, çeşitliliğin, hareketin dış yerine iç dünyada yaşanması.



*
Korona, hayatlarımızı öncesi-sonrasına böldü bile. Neyin nerede daha iyi olacağı belirsiz olsa da hiçbir şeyin aynı kalmayacağı ortada.

Paletlerimiz çalındı bir kez!

Virüsün getirdiğini sınırlamadan çok dizginlenme olarak alıp giriştiğim bir şey var. Tüketim farkındalığı. Su, para, zaman, çaba.. her türlü kaynakta tüketim bilinci. Kendine çeki düzen vererek azda çoğu bulmak.

Elimizde ne kalacak, tanrı bilir. İyi bir eleme ve elimdekilerin keskin bilinciyle asgaride azami doyumu, faydayı bulacak özgürlüğe varabilirim.

İşte o vakit de bela, ustam olmuş olur!

*
Bugünkü ses ikilisi, balıkçı barınağının oradaki otlak araziden gelen inek böğürtüleri ile plaja dalan kepçenin bir ileri bir geri motor homurtularıydı.

Kepçe, birken iki olan, derken mantar gibi çoğalan tek kişilik çadırları (turist değil, çalışanlar kalıyor) söktürdü, kumlardaki mezbeleliği tarayıp attı. (Duştan su bile aktı yeniden -gerçi arkasından musluk kapanamıyordu ama.)

Su meditasyonumun sonunda halk plajı da sıfırlanmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder