14 Temmuz 2020 Salı

DENİZ GEVEZELERİ


Huşu içinde süzülüyordum ki dört kafadan çığıran seslerle denize zeytinyağlılar yayıldı, yufkalar açıldı.

Daha önce de karşılaşmıştık. Öteki taraftan giren, orta yaşın iki ucunda dört hatun. Suda hiç durmayan çeneleriyle yol alır gibiler. En hararetlisi, ebedi genç kız seslisi. Yüzü, ağır boyalı saçları sesinden farklı bir karakter çizen bir kadın. Konuşmasıyla ise her şeye parmaklarının, dudaklarının ucuyla dokunuyor, pek taze, pek yeni, sonsuza dek kol kanat gerilmeyi bekleyen bir çıtır.

Böreklerini şöyle değil de bak böyle katlayadursunlar, rotamı güvenlik sınırından uzun bir hipotenüs çizip değiştirerek makasın şen bir şakırtısıyla dersin, onları fotoğraftan kesip çıkardım.

Dönüşte yine karşılaştık. Harfler, kelimeler saça saça, cümleleri köpürte, noktasız virgülsüz üstüme geliyorlardı. Bu kez güvenlik sınırının dışına kaçtım. Kafamı soka çıkara hızlanırken gevezeliklerinin taze mürekkebini suyumla bulandırır, laflarını kaybola belire biçimini, anlamını yitiren parçalarla olmadık bir yap-boz’a çevirir gibiydim.



Bu onları fotoğraftan kesip çıkarmaktan daha eğlenceli oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder