23 Haziran 2019 Pazar

BEN AN BİRİKTİRİRİM


Komşunun yaşlı köpeği ya önümüzde ya arkamızda, Hidiv Kasrı parkının coşkun yeşil, nemli kuytuluğuna daldık. Ara ara irili ufaklı pullar gibi görünen Boğaz ile şimdiden sıcak ama nasıl şifalı bir buhar banyosu!

Bu bana tadilat haftası boyunca yeter dedim Bahar’a. “Yok artık!” dedi.

Gerçekten yeter, dedim. Ben an biriktiririm. Algılarımı fayrap edip hemhal olduğum anları hafızanın olumsuzluklardan, yara bere izlerinden uzak, temiz, boş bir köşesine havale ederim. Aydınlıktır bu köşe, erişilebilir ama çamurlu pabuçlarla dalamazsın. İçini kalabalıktan, karmaşadan boşaltarak girmen gerekir, tıpkı bu anları yaşadığın zamanlardaki gibi yalın ve alıcı.

O zaman olur. Kitaplıktan kitap, diskotekten müzik seçer gibi birini seçer, önüme getirir, içine dalarım.



Grand Canyon’da bir gündoğumu.

Çölde yürüyüş.

Toprak tepeyi tırmanıp tırmanıp Aphrodisias stadyumuyla göz göze geliş.

Bedenimi kibrit çöpü gibi alıp koyun öbür ucuna sürükleyen Hint Okyanusu.

Sekoya ormanları, çay tarlaları, kızıl vadiler.

İnişler, çıkışlar, süzülüşler.

İzleyen ile izlenenin bir olduğu anlar.

Uzak yerlere yolculuklar bile düşük maliyetli sayılır bende.

Yeniden yeniden hissedilerek bütün bir ömre yeterler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder