2 Temmuz 2019 Salı

RENKLER VE ALDANMA


Perde, kumaşını seçtiğim yerde tatlı bir tütün rengi görünüyordu. Aklı başındalık ile dinamizmin hoş bir dengesi.

Getirip sabah güneşini pür neşe alan yatak odama astığımda ışıkla birlikte karakteri 140 derece filan değişiverdi. Üretime yeni makinelerle devam eden bir fabrikanın ilk denemelerde rengi tutturulamayan bayrak kızılı şimdi. Neredeyse. Bordoya atlayacakken adımını ayarlayamamış da aradaki mesafeye düşmüş gibi. Pavyon, yasa dışı kumarhane, işlik yemekhanesi vb çağrışımlarla sallanıyor. Sabah ışığı döndüğünde kulağından tutup pencerenin kenarına çekiyorum, o züppeleşmeden soylu tütün tonuna dönüyor.

Al, bir insana ortamını değiştir, geldiği halde tanıyamaz ol dersin.

*
Tezgahımı Zen balkoncuğuna kurdum. Bin bir yeşil, gölgeleri, ışık oyunları, martıların değişmeyen fonunda bu şehirden gelip geçen kuşların çeşitlenen ötüşleri, motor sesleri.. Boğaz’dan arada güçlenen esinti çevirdiğim kitabı uçuştururken kalkıp mandal baktım. Yıllardır kullanılmayan öbekten cam göbeği bir tane getirip basmamla çıt diye kırılması bir oldu. Sarılardan denedim. Mavi. Gevremiş plastik kıtır kıtır dağılıp gitti parmaklarım arasında. İlk kırmızıya bir şey olmadı. Diğerlerine de.

Kimyasal huyu suyu her ne ise zamana terk edilmeye bir o dayanmış.

Soyluluk, bayağılık derken belki dayanıklılığı da hesaba katar, perdelere başka bir ışık altında bakmaya kendimi ikna edebilirim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder