6 Temmuz 2019 Cumartesi

ADADA


Kendimi canım Issız Ada’ya atmayalı üç yıl olmuş. Kayıplar, kazançlar, türlü değişimle ruh kıyılarımızın yeniden biçimlendiği üç yıl. İyileştiriciliğinin şekli şemali de değişmiş ama büyülü gücü zamanın da her türlü değişimin de ötesinde, aynı.



Bu sefer bolca martıların kanadına takıldım. Ada onların. (Aslında İstanbul onların ama burada önplan da tekellerinde.) Birlikte süzüldük, olmadık ağaç uçlarına tünedik. Yerime dönüp avarece seyrettim. Kanatlarına vuran sabah ışığını, akşam ışığını. Davranışlarını. (İner inmez kanatlarını profesyonel bir paraşütçü gibi karmaşık bir planı izleyerek katlayıp yerleştirmeleri!.) Uçuşlarının zarafetini. Gevezeliklerine kulak kesildim. İnsanlar kadar gürültücü ve lafazanlar. Bildiğim diğer kuşların tersine gece gündüz tanımadan duraksız ve toplu, çığlık çığlığalar, avaz avaz. Ama neden onlarınki rahatsız etmiyor? Dillerini anlamamak mı? Bin bir yan anlamla yüklenmeyişleri mi? Aynı sahnenin oyuncuları olmayışımızdan mı yoksa? Martılardan alacağım çok, vereceğim yok.





Uzandığım yerden göğü uçuşları, sesleriyle dolduruşlarına dalıyor, çıkıyor, önümde uzanan bahçeyle birlikte bu kez yeşillere gömülüyordum. Yeşil çit ile ağaçlar arasından göründüğü kadarıyla karşı adayla aramızdaki su şeridinin sükunetine.

Düşünceler üşüşmeden, kafamın etini yemeden, kaygılara kapı pencere açılmadan, arı ve boş, zamansız (zihinsiz) zamanlar geçirdim.



Arkadaşlarımla sohbetler, keyif saatleri, Büyükada’nın yeryüzü nimetlerine cıvıl cıvıl, rangarenk, tazecik bir selam olan güzelim pazarı sonra. Ada etrafında, kavuruculuğunu toprağın aldığı, karşılığında çamların kokusunu saldığı Temmuz sıcağında bir akşamüzeri yürüyüşü..



Ta uzaklarda İstanbul’un kalabalık kıyı şeridi. Kah puslu, sakin bir siluet kah kaynayan kazanının hatırlatıcısı rüküş ışıklarıyla gevezeliği gözlerde de sürüp gidiyor.





Onun böyle uzak bir ayrıntıya dönüşmesi ne hoş! İnsan maruz kaldığı algı bombardımanının zorbalığını yerli yerine oturtuyor: “Hangi zorbalık sürgit ki seninki öyle olsun! Martıların kanadına takıldığım gibi havalanmama bakar. Dışına çıkmaya, uzaktan süzmeye. Gevezeliğini martılarınkiyle takas etmeye.”



Issız Ada’yı ne çok özlemişim!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder