İçeri girdiğimde geniş, düzenli masanın bir köşesindeydi;
stilize ince belli bir bardak çay.
Tanıştık. Konuyu anlattım. Dinledi. Derin, sessiz,
ifadesiz ve farklı bir zaman hissi telkin eden (zaman onun değil de o zamanın
efendisiymiş gibi) bir odaklanmayla getirdiklerimi incelerken arkamı yaslandım.
Ferah bir mekan. Sıkışıklık duygusuna yer yok. Nefes alıyor, aldırıyor. Dokunulmamış
çayla göz göze geldik. Kalın, tok camın ardında soğumaktaydı.
Sorular sordu, yanıtladım. Sorularımı cevapladı, açtı.
Sistematik bir kafa. Sakin, uzun erimli. Hakim.
Usulca gelen ofis çalışanı birkaç çeyrek saat boyunca çayı
üç kere değiştirdi. Kalktığımda sonuncusu da dokunulmamış, öylece duruyordu.
Değerlendirmesine güvenebileceğimi, konuyu ona havale edeceğimi
bana ilk hissettiren de o çay oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder