Sigara konusu, düzenlemesi epey iş çıkaracak bir dolabın
kapağını hiç açmamak gibiydi. Hayatımın dokunmadığım, kurcalamadığım bir kısmı.
Olanca saçmalığı, çelişkisi, potansiyel sorunuyla birlikte kapalı kapakların
ardında derli toplu duruyordu. Bıraktığım ve sekiz yıl boyunca içmediğim tek
seferin bir çeşitlemesini bekliyordum galiba: Yerine yapacak çok daha iyi bir
şey bulmak ve bunu sınırlayan sigaranın sürdürülür olmaktan çıkması (o vakit
meditasyondu, nefesim ona lazımdı).
Yerine yapacak çok daha iyi bir şeye sıra gelmeden beklenmedik
bir anda sigara içmeyi kestim.
Bir yandan yokluğuyla baş etmeye çalışırken de
alışkanlığın ne menem bir şey olduğunu, nerelere yayıldığını, köklerinin
nerelere uzandığını izlemeye başladım.
Madde bağımlılığını aşmak öyle zor olmadı. Asıl güçlük, bir zaman yapılandırıcısı olarak yokluğuna dayanabilmekti. Sigara içmenin günü iskelet gibi ayakta tuttuğunu, bunsuz vurgudan yoksun kalacak zamanı yumuşakça benzeri olmaktan çıkardığını iliklerimde hissettim.
Bendeki işlevlerini bu kez dışarıdan gördüm:
Metronom misali zamanı, tempoyu vurgulamak (guguklu
saatlerin saat başı ötüşünün insana verdiği o rahatlama, tatmin benzeri; zamanı
geçirmek aktif bir başarı, geride bırakılmış somut bir işmiş gibi).
Ev hayvanlarına verilenler misali bir ödül (şu işi
bitirdin, şunu yarıladın, aferin sana).
Yaşadığın anla barışık olmadığında kaçıp sığındığın bir “yer.”
Yaşadığın andan aşırı heyecan/hoşnutluk duyduğunda enerji
fazlasını attığın bir egzoz.
Vs.
Bütün bunların üç şeye indirgenebildiğini fark ettim:
Boşluktan ürkmek.
Rahatını/dengeni bozandan kaçmak.
Ödüllendirilmek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder