Yorgun, sıkkın, sevinçli.. durup bir sigara yakacak, derin
derin içine çekeceksin, öyle mi? Sigaran seni nefesin kadar şaşmaz bir şekilde düz,
güvenli bir yere götürecek. Keyfine ortak, keyifsizliğine derman olacak. (Tabii
zihninde bu iyi şeyler olurken o iş için yapılmamış bedeninde süren yıkım gözünden
de gönlünden de ırak tutulacak, buna dikkat çekilmesi, bedeninin verdiği
sinyaller hoş karşılanmayacak, tez elden bir kenara atılacak. Bağımlılık
çelişki kaldırmaz; seçeceksin ya zihnin oyunlarını ya bedenin gerçeğini.)
Aslında mesele gelip bir tek şeye dayanıyor; anı
itirazsız yaşayamamaya.
İlle meşgul olacağın, oyalanacağın bir şeyler olacak.
Bunlar sağlıklı (bedene de zihne de iyi gelen) şeylerse ne âlâ.
Mesela sigaranın yerini bende gayet doğalca flüt aldı. O
da el ve nefesle ilgili. Üstelik zehir çekeceğine çaldıkça güzelleşen sesler
üfle!
Ama asıl özgürlük sağlıksızın yerine konulan sağlıklının
da altına inip an ne getiriyorsa onu yaşayabilmekte.
Sıkıntıysa sıkıntı.
Aşırı sevinçse sevinç.
Heyecan, kaygı, korku ise bunlar.
Zorlandığında oraya buraya çark etmeden, sigarana, telefonuna, flütüne,
kamerana, alışkanlıklarına can simidine sarılır gibi sarılmadan yaşayabiliyor
musun yaşayamıyor musun?
Ve boşluğa dayanabiliyor, ayık, uyanık kalabiliyor musun?
Tıka basa doldurulmamış haline boşluk deyip geçtiğin
Yaşam çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder