16 Mayıs 2016 Pazartesi

BAĞIMLILIK ETÜDÜ -2

Sigara fiziksel etkisiyle somut. Yani gerçek. Yemek gibi, içki gibi. Bu somutluğuyla yaşadığımın kanıtı oluvermiş. Sigara içiyorum, o halde varım. Bırakmak artık olmamak korkusu veriyor.

Zamanımla birlikte ciğerlerimi dolduruyordu. İçmezsem nefes alamam gibi geliyordu. Etrafın bütün uyarılarına rağmen fırıldakçı birine abayı yakmış gibiydim. Seni soyup soğana çeviren, döven, tamam, biraz da seven bir haytaya.

Alışkanlığın doğurduğu korkular da kendisi kadar akıl dışı tabii ama bu onları etkisizleştirmek bir yana, daha etkili yapıyor. Aklının kontrolünü yitirmiş biriyle nasıl anlaşacaksın, tutturdu mu tutturur, saplandı mı kalır.

Ben de bu çılgınlığı doğrudan karşıma almadım.

Başımı önüme eğdim, durup bedenime bunu yapmaya devam etmek istiyor muyum diye sordum, sonra da etimin cevabına kulak verdim. Sesi hiç de bağımlınınki gibi gür, müzakereye kapalı, baskın çıkmıyordu. Onun gibi yaygaracı, dar açılı hiç değildi. Edepsiz, cazgır bir politikacı misali, aksini düşünecek olduğunda kendinden kuşkulanmana da yol açmıyordu. Usul, kendi halinde ama lamı cimi olmayan bir netlikteydi: Hayır.

Paketi çekmeceye koydum. Buruşturup atmak, davul çalarak aleme sigarayı bıraktığımı ilan etmek.. Karşıtlık yaratacak, geri tepecek zorbaca bir geçişe gerek yok. Onca zaman canın ciğerin olmuş bir şeyi birden düşman ilan etmek orta yolu bulamadığını, bir uçtan diğerine savrulduğunu gösterir gösterse gösterse. Artık orada olmak istemediğin yerden gürültüsüzce çık git.


Kulağımı ince seslere açık tuttum. Daha önce bağımlılığın gürültüsü, kabalığı altında kalmış ince seviyelere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder