Elimdeki çeviriden (Clearing
Emotional Clutter, Donald Altman)
“Toplumda zulüm ve gaddarlığın yeniden patlak verip hüküm
sürmesine tanık olmak moral bozucu, ümit kırıcıdır. Bunu çoğunlukla kötü
diktatörlere, demokrasinin yokluğuna, orman kanunlarına ya da sosyo ekonomik
nedenlere bağlarız. İnsanın doğası gereği şiddete eğilimli olduğunu, bunun
genlerimizde yer aldığını öne sürenler de var. Yeni epigenetik bilimiyse kökten
farklı bir resim sunmakta. Gen ifadesindeki değişimleri inceleyen bu bilim
dalı, davranış ve çevrenin genlerimizi değişime
uğratabildiğini ileri sürüyor. Bu, şiddet gibi dürtülerin mutlaka insan
doğasıyla bütünleşik olmadığı, değiştirilebilir yatkınlıklar olabileceği
anlamına geliyor.
"Epigenetik
sözcüğü gen 'üstü' ya da 'ötesi' olarak çevrilebilir. Temelde genomumuz, DNA,
bilgisayar donanımına benzer. Epigenom ise genlere ne yapacakları –sözgelimi devreye
girip çıkmak- talimatını veren yazılım benzeri işler. Araştırmalar,
yediklerimiz, soluma biçimimiz, strese nasıl karşılık verdiğimiz, çevreyle
nasıl bir etkileşim içinde olduğumuz gibi gündelik yaşantılarımızın genlerimize
kendilerini nasıl ortaya koyacaklarının talimatını verdiğini gösteriyor. Bazı
durumlarda bu yeni talimatlar –herhangi bir gen mutasyonu olmaksızın- sonraki
kuşaklara aktarılıyor. Einstein’ın bilgece öğüdünü gerçekleştirmenin anahtarı epigenetikte
yatıyor olabilir: ‘Barış zorla sürdürülemez; sadece anlayışla tesis edilebilir.’”
*
Bu yalnızca olumsuz değil, olumlu yanlarımız için de
geçerliyse, nakışlarıyla hazır gelen bir insan
doğasından değil, ancak yatkınlıklardan söz edebileceğimizi düşündürüyor.
Gerçekten de noktaları birleştirme biçimimiz ve onun
sonucu elde ettiğimiz resmi değiştiren, iyice akışkan hale getiren bir şey.
Anlayışta daha da nice değişime gebe..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder