5 Mart 2016 Cumartesi

BAMBAŞKA BİR RESİM

Elimdeki çeviriden (Clearing Emotional Clutter, Donald Altman)

“Toplumda zulüm ve gaddarlığın yeniden patlak verip hüküm sürmesine tanık olmak moral bozucu, ümit kırıcıdır. Bunu çoğunlukla kötü diktatörlere, demokrasinin yokluğuna, orman kanunlarına ya da sosyo ekonomik nedenlere bağlarız. İnsanın doğası gereği şiddete eğilimli olduğunu, bunun genlerimizde yer aldığını öne sürenler de var. Yeni epigenetik bilimiyse kökten farklı bir resim sunmakta. Gen ifadesindeki değişimleri inceleyen bu bilim dalı, davranış ve çevrenin genlerimizi değişime uğratabildiğini ileri sürüyor. Bu, şiddet gibi dürtülerin mutlaka insan doğasıyla bütünleşik olmadığı, değiştirilebilir yatkınlıklar olabileceği anlamına geliyor.

"Epigenetik sözcüğü gen 'üstü' ya da 'ötesi' olarak çevrilebilir. Temelde genomumuz, DNA, bilgisayar donanımına benzer. Epigenom ise genlere ne yapacakları –sözgelimi devreye girip çıkmak- talimatını veren yazılım benzeri işler. Araştırmalar, yediklerimiz, soluma biçimimiz, strese nasıl karşılık verdiğimiz, çevreyle nasıl bir etkileşim içinde olduğumuz gibi gündelik yaşantılarımızın genlerimize kendilerini nasıl ortaya koyacaklarının talimatını verdiğini gösteriyor. Bazı durumlarda bu yeni talimatlar –herhangi bir gen mutasyonu olmaksızın- sonraki kuşaklara aktarılıyor. Einstein’ın bilgece öğüdünü gerçekleştirmenin anahtarı epigenetikte yatıyor olabilir: ‘Barış zorla sürdürülemez; sadece anlayışla tesis edilebilir.’”

*

Bu yalnızca olumsuz değil, olumlu yanlarımız için de geçerliyse, nakışlarıyla hazır gelen bir insan doğasından değil, ancak yatkınlıklardan söz edebileceğimizi düşündürüyor.

Gerçekten de noktaları birleştirme biçimimiz ve onun sonucu elde ettiğimiz resmi değiştiren, iyice akışkan hale getiren bir şey.

Anlayışta daha da nice değişime gebe..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder