10 Ekim 2012 Çarşamba

HAVA DURUMU

Hava takıldı, kaç gündür aynı oyunu oynuyor. Çılgınca değişimini üzerimize serdiği oyunu.

Bulutlarla uyanıyorum. Göğün bir kısmını çıtır çıtır berrak güz mavisi bırakıp kalanına yayılan farklı yoğunlukta biçim biçim bulutla. Yeni doğmuş güneş altlarından girip üstlerinden çıkıyor, tepelerinin beyazını patlatıyor, kenarlarına fistolar çekiyor. Gölgelerini birbirleri üzerine bindirirken ışığı da kim bilir kaça bölünüyor, toplanıp çıkarılıyor. Fırtına bulutu adaylarının içinde çakıp çakıp sönen pembe (evet!) şimşekler. Yükseklerin hızlı, çok hızlı hava akımıyla bütün bu şenlik andan ana değişiyor.

Bir saate kalmadan hava kapıyor. Gri-mavi loşluk derinleşiyor. Serinlik ve uzaklı yakınlı gök gürültüleri. Bazen elenmiş un bazen mor üzüm tanesi iriliğinde damlalarla başlayan yağmur.

İnsan ruhunda olup bitse sahibine bipolar bozukluk teşhisinin çok geçmeden konacağı telaşlı bir ne yapacağı belirsizlikle değişim gün boyu sürüyor. Bir yanda güneş, kalanında yağmur, limon küfü-hint mavisi-koyu lacivert arası gidip gelen denizde koyun sırtı beyaz dalgalar çalkalayan çılgın bir rüzgar. Eş tonlu loşlukta patlayan ışık öbekleri. Fırıl fırıl palmiye yapraklarının ışıl ışıl uçları. Ressam olmaya gerek yok, soluğun kesilmesine gören göz yeterli.

Günbatımında yeniden seyrelen bulutlarda yine, bu kez başka bir makamda son, görkemli bir seyir daha. Sararan, pembeleşen, kızaran, moraran, aralara tepelerin yeşili vuran sular.

Ve alacakaranlık.

Uyku tüpümü dışarı kurduğum sıra gök, bunların hiçbiri olmamış gibi berrak. Gece ilerlerken berraklığı dalga dalga derinleşiyor. Dipsiz bir siyah-lacivertte yıldızlar, biliyorum basmakalıp ama doğru da, elmaslaşıyor. İri, yakın, parlak.

Soğuyan esintide uyku tulumuma kıvrılıp gözüm göklerde, kulağımda cırcır böcekleri, dalgalar, rüzgarın türlü hışırtısı, çakışı andıran uçuşuyla üzerimde gidip gidip gelen yarasaların karaltısıyla uykuya dalıyorum. Ciğerlerimde bir de deniz havası, rüyalarım bütün bunlara göre oluyor.

Ertesi sabah müezzinden sonra, keçi ve tavuklardan evvel, bulutlarla birlikte uyandığımda gün boyu yuvarlanacak çembere girmiş oluyorum.

Tekrarı olmayan bir aynılığa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder