5 Aralık 2011 Pazartesi

ORMANDA MÜZİK

Cumartesi gününü doğada geçirelim dedik. Dördümüz düştük yola. Levent teybe Alaska ritüel müzikleri koydu. Kanım kaynayıverdi birden. Arkadan onun yepyeni bendirini aldım, başladım vurmaya. Bendir el değiştirdiğinde başka sazlar buldum kendime; ince plastik bardak, arabanın sert plastik kısımları, hatta arabayı kullanan Levent’in kafası.. Birlikteyken her zaman nasıl olmuşsak öyleydik yine; estiği gibi davranıyorduk, özgür. Biri bendir çalıyor, biri uyuyor, öteki kendi yolculuğunda, biri de müziğin içine düşmüş..

Yolu kaybedince asıl niyetlendiğimiz yerden vazgeçmek zorunda kaldık, benzinimiz bitmek üzereydi. Onun yerine Tekke Dağ diye bir yere saptık. Kendimizi karlar içinde bir çam ormanında bulduk. Çıktık dışarı, müthiş bir soğuk! İnin cinin top oynadığı ormanda yürümeye başladığımızda göğün sabahtan beri süren bozluğu aydınlanıverdi birden. Aman ne hoş! Hoplaya zıplaya tepeye tırmandık, içimizde ritüel müziğinin titreşimleri. Her şey müzik aleti olabilir, dedim. Biri açılmış, diğeri kapalı iki kozalak aldım yerden, birbirine sürttüm. Güzeel! Aynı şeyi ikisi de açık ya da kapalı kozalaklarla denedim. Sonra dal parçaları vs bir sürü şey bulduk sazlaşan. Durduk, kendi müziğimizi yapmaya koyulduk. Biraz ilerde, bir kar adacığının içinden geçen Levent’in botlarından da müzikleşiverecek sesler geldi; şimdi işin içine ayaklarımızı da katmıştık. Kar üzerinde dairesel yerli dansları.. Melodi? Bunca ritmik çıkışa taban olacak uzunlu kesikli, birleştirici bir melodi fena olmazdı, evet. Ortak ruha uygun bir şey ıslıklamaya başladım, o an oluşan bir müzik. Yaşasın! Müthiştik. Ne sınır vardı doğayla aramızda, ne engeller. Yaşam, hissediş ve oluş. O kadar. Kahkahalar yükseldi içimizden. Tepeyi gerisin geriye indik. Mavileşen havadan incecik, kristalsi bir kar serpintisi, ışıyarak geldi geçti. Yerlerde pas rengi küçücük mantarlar, toprak yumuşacık. Arabada içimizden bir kez daha yükselen müziğe bendiri de kattığımızda güneş az ötemizde iyice çıktı bulutlardan ve yerde üzerimize doğru gelen ışıklı bir leke oluştu. Dokunduğu her şeyi canlandıran bir ışık parçası.. Enfesti. Sözcüklerin ötesinde dokunuyorduk birbirimize ve her şeye. Işığın parçası gibiydik.

*

(Eski yazılardan.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder