1 Aralık 2011 Perşembe

GÜNEŞİ CÖMERT BİR GÜN

Güneşi cömert bir gün. Yüzüme yağan ışığa, güneşin saçtığı “beta taneciklerine” minnet duyarak parka yürüdüm. Suyun kenarında oturup yüzeyin ilgisiz bir bakışa durgunmuş gibi görünen mikro hareketine dalmayı seviyorum. Suya eğilen ağaçlardan düşen yapraklar, yaprakların çevresinde çoğalan, birbirine geçen dairesel dalgalanma, mevsimiyse kurbağa yavrularının yüzüşü, birbirini izleyen ışık-gölge oyunları, renkler.. Toprağın, ağaç gövdelerinin besleyici enerji alanında bütün bunlar beni varlık duygusunun derinliklerine götüren, dilersem tutunarak ilerleyeceğim, dilersem bırakıp kendi yoluma gidebileceğim kılavuz ip gibi.

Havuzu boşaltmışlardı. Yeşil kaymak tutmuş dibini kurutup temizlemişler, badanalamaktaydılar. Her zamanki yerime değil, vadinin karşı yakasında havuzu yukardan gören bir banka oturdum. Güneş sırtımdaydı. Göğün mavisini, ışığı seyrettim bir süre. Sonra dikkatimi havuzun içinde çalışanlar çekti. Üç kişiydiler. Şal deseni biçimli havuza turuncu bidonlar, beyaz tenekeler içinde boya malzemelerini koymuşlardı. Ellerindeki uzun fırçalarla bir kat boyadıkları havuza yeni bir kat geçiyor, böyle uzaktan görüldüklerinde bu sırada kendileri de hareketli bir resim oluyorlardı. Birisinin üzerinde, bidonlarla aynı canlı turuncudan bir gömlek vardı, diğerinin gömleği soluk mavi, gömleğin içine giydiği fanila da turuncuydu. Üçüncüsü ham bez renkli bir ceket giymişti.

Üç adam, sürdürdükleri sohbetin koyuluğuna göre birbirlerine yaklaşıp uzaklaşarak, değişen ikililer halinde gruplaşarak çalışıyordu. Fırçaların –sahibinin o anda susmakta ya da kiminle konuşmakta olduğuna bağlı olarak değişen- her hareketinde ıslak bir dil oluşuyor, güneşi üzerine çekerek alabildiğine canlı yansıtıyordu. Adamların birbirine göre hareketi ile tabanın kuru katmanları üzerine açılan bu dillerinki kusursuz bir uyum içindeydi ve hepsini ışık kuşatıyordu.

Havuzun bugünkü seyri, sözüm ona “durgun,” yeşil suyunun mikro hareketi kadar hoşuma gitti.

*

(İkimizin de unutup gittiği bu yazıyı arkadaşım Meral giriştiği derin temizlik sırasında bulmuş. Sudaki yansımaları tutkuyla fotograflayıp dururken bunun on beş on altı yıl öncesinden gelişiyle karşılaşmak tuhaf oldu.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder