Kendini bahar sanan bir kış sonu ne tatlı bir okuma oldu: Tablodaki Kadın, Sanat Tarihinin Kitap Tutkunu Kadınları, Asuman Kafaoğlu-Büke.
Akarak birbirine bağlanan denemelerden oluşan kitap, resim
sanatında yüzyıllar boyu kadın ve okumanın temsilindeki değişim üzerine. İncil
okuyan iki Meryem’lerin tasvirlerinden başlayıp toplum, kadın ve okumanın
geçtiği dönemeçleri kat ederek Edward Hopper ile 20. yüzyıla varıyoruz.
İncil ile sınırlı bir okumadan (kitapların ulaşılabilir
olup çeşitlenmesiyle) bedenin olmasa da aklın özgürlüğüne yelken açan, gündelik
yaşamın parçası olan, giderek insan varlığının ışıklı gölgeli derinliklerine
uzanan okumalarla erkek ve kadın ressamların okuyan kadına bakışı.
Okuduğuna gömülen kadınlarla birlikte yekpare bir
odaklanmayla zamanın dışına çıkıyor, ressamdan ressama, dönemden döneme dingin
bir keşfe koyuluyoruz.
Kitapta galiba en hoşuma giden, zamandan yana eli açık bu sakin tempo. Bugünün sıkıntı ile gerilim arasında daldan dala atlayan
sakatlanmış dikkatine ne kadar iyi geliyor. Birçok tablodaki kadın gibi divana
uzandım, yazarla birlikte işaret ettiği ayrıntılara, inceliklere eğildim.
Resimlere daldım, düşündüm, durup hissettim, bitirirken günümüzden çıktım.
Elindeki tablet, telefondan okuyan kadınlar nasıl
resmedilirdi acaba? Zamanın iki yakası bir araya gelse sözgelimi Felemenk
ressamlar ya da izlenimciler tarafından?
Tablodaki Kadın, kazandıklarımız kadar, tuzla buz olmuş
dikkatimizle hızla kaybetmekte olduğumuz şeyi de hatırlattığında yüzüme yayılan
tebessüm buruklaşmıyor değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder