Hangisi daha kolay? Uzun ömürlü bir değişim için iradeye, baskıya başvurmak mı, ikna olmak mı?
İrade ile kendime fazla bir şey yaptıramadığımı çok erken
keşfedip kabul ettim. Didişken, mücadeleci biri değilim. Kaba dalgalarda yüzmek
tamam ama çalkantılı denizde rüzgara karşı canhıraş kulaç atmak bana göre
değil.
Talihli bir deneyimle fark ettiğim bir şey daha oldu:
Yerine daha iyi bir şey koyduğumda en inatçı alışkanlıkların, pekişmiş
davranışların bile hiç iradeye, zora başvurmadan aşılıp değişebildiği.
Bunun iyi bir örneği sigarayı bırakmak. Bağımlıydım.
Stresli denebilecek bir işim vardı. Sonra bir gün, daha önce ne yakından
ilgilendiğim ne de yapan birilerini tanıdığım meditasyona açıklayamadığım gibi
karşı da duramadığım bir çekim duydum. Mıknatısa yapışan iğne misali gidip
öğrendim ve yapmaya başladım. Bir süre sonra tuhaf bir yol ayrımına geldim.
Sigara nefesimi sığlaştırıyor, nabzımı yükseltiyor, meditasyon tam tersini
yapıyordu. Meditasyonlarımın derinleşmesini istiyorsam fizyolojimi rahatlatmam
gerekiyordu. Hangisini daha çok istiyordum, sigarayı mı meditasyonu mu?
Duraksamadım bile. Seçimim bunun bir seçim bile olmadığını gösterecek kadar hızlı
ve güçlü geldi. Sigarayı birden bıraktım. 8 yıl da içmedim.
Kaygının üstesinden nasıl geleceğimi bilemediğim bir
dönemde yeniden başlayıp yıllarca içtikten sonra 8 yıl önce tekrar bırakışımda
da aynı oldu. Bu kez havuç değil, kırbaç ağır bastı. Yükselen nabzım ve
tansiyonumla “Bunu kendine yapmak istiyor musun?” diye sordum. “Düşün. Sonraki
sigaranı ona göre yak.” Bir iki gün sigaraları bu sorudan sonra yaktım. Cevap
burada da o kadar barizdi ki hayır, bunu kendime yapmak istemiyorum dememe
rağmen artık içemezdim. İradeye hiç gerek yoktu, bedenimle ikna olmuştum.
Sigara (tıpkı bir zaman sonra alkolün de olacağı gibi) yüklendiği anlamdan
(stres azaltıcı, kaygı savuşturucu veya arkadaşlığın, birlikte hoşça vakit geçirme
ve zevk alma aracı) sıyrılıp tadından ibaret kaldı ki bu dımdızlak haliyle
istenir, arzu edilir bir yanı yoktu. Konu hiç cebelleşmeden, geri dönüşler
yaşamadan ve (herhalde) geri dönüşsüzce kapandı.
*
Hiç bilmeden, bilimle desteklenen bir olguya dayanmışım
meğer. Madde ve davranış bağımlılıkları konusunda uzmanlaşan bir psikiyatrist
ve sinirbilim araştırmacısı, üstelik deneyimli bir maditatör olan Judson Brewer’ın
Unwinding Anxiety kitabı (Kaygı Döngüsünü Kırmak adıyla çevrilmiş https://www.kitapyurdu.com/kitap/kaygi-dongusunu-kirmak-/594487.html&filter_name=Judson+brewer ) sunduğu onaylanmayla da taşları yerine oturttu ve sigarayla yaşadığımın
herhangi bir işlevsiz davranış döngüsünde de kullanılabileceğini, bunu nasıl
yapabileceğimi gösterdi.
*
Bağımlısı olduğumuz ister yemek ister madde isterse alışveriş
ve kaygı gibi bir davranış olsun, alışkanlığın (otomatikleşmenin) oluşumu aynı:
Tetikleyici: Bir durum, ilişki ya da nesne
Davranış: Sigaraya, yemeye, nesneye veya ilişkiye yapışma
ya da davranışı (öfke, tahammülsüzlük, kaygı) tekrarlama
Ödül/sonuç: Geçici bir rahatlama veya bir durumun
gereğini yerine getirme hissi (kaygıda olduğu gibi).
Tehlikeden (rahatsızlık kaynağından) kaçıp ödüle (güven,
rahatlık) yönelen beyin bu mekanizma sayesinde hayatta kalmış. (Bu sırf insan
ya da gelişmiş memeliler için değil, tek hücreliler de dahil bütün canlı organizmalar
için geçerli.) Arkasında muazzam bir pekişme olan bir işleyiş. Böyle bir gücün
karşısında irade, nükleer güce karşı ok-yay gibi kalıyor, dolayısıyla (savaşçı
olmayışım sayesinde erkenden öğrendiğim gibi) bel bağlanır bir müttefik değil.
Çünkü bir yandan da en kolayı seçme eğilimiyle
donatılmışız.
O halde değişim yaratmada en gerçekçisi de bunları
gözeten bir yaklaşım olur. Tıpkı rakibini onun hamlesiyle alt eden aikido’da
olduğu gibi.
Dürtüyü yok bilme. Tam tersine, iyice ve bedeninde bil.
Entelektüel bilgi değiştirici değil, en iyi durumda aşka getirici. O da az
değil ama dürtü gibi azılı bir baskıyla tek başına baş edemez. (Birisine kuru
kuru sigarayı bırak, az ye, kaygılanma, çünkü yoksa.. demenin bir yararı
görülmüş müdür?)
Ödülü değiştir ve hem dürtü hem de bu yeni ödülün
etkilerine, bedensel hislerine farkındalığını aç. Ona her seferinde kulak kesilmek,
aşina olduğumuz ödülü “güncelliyor.” Bir alternatife yönelmek de ona Daha
Büyük, Daha İyi bir Seçenek sunuyor. (Sağlıklı seçeneği sigara yerine şeker,
yemek yerine içki gibi ikamelerden ayırmak önemli: Bir kötü şeyin yerine daha
az kötü bir şey koymak asıl sorunu, davranış döngüsünü kırmıyor.)
*
Elbette aceleye getirilmeyecek, anlık bir çözüm, mucize
beklenmeyecek (ama punduna gelirse bir anda da olabileceğini kendimden
bildiğim) bir adım bu. Adımlardan oluşan bir yaklaşım.
Her şeyden önce, bir şey değiştirmeye kalkmadan gün boyu
çevirip durduğun döngüleri “haritalandır.” Hangi noktadan hangisine ne ile
gidiyorsun? Tetikleyicin ne, tetiklendiğinde neye sarılıyorsun, bu sana nasıl
(ve ne süreli) bir rahatlama sağlıyor?
Döngülerini iyice belirgin kıldıktan sonra hiç kolları
sıvamaksızın davranışının bedendeki hislerine odaklan. Açıklamaya, hikayeler
kurmaya girişme. Sonuna kadar yaşamaya geçit verdiğin hisse bak. Nerende? Nasıl
bir şey? Dokusu neye benziyor? Keskinliği? Acıtıcılığı? Başka bir deyişle dürtü
ile onu giderme arasında hiç boşluk bırakmayan otomatik davranışa bir soluk
aldır.
Ne'yi neden ile karıştırma yanlışına
düşme. Neden stresli, kaygılı olduğun, bunun ne kadar anlaşılır, kabul edilir
olduğu önemli değil. Tetiklendiğinde ne oluyor? Sadece döngü ve hissini
al. Sigaraya mı uzanacaksın, bundan sonra uzan ve yine kulak kesil.
Herhalde verdiği hislere, etkilere dikkatini açıp güncellediğinde
işlevsiz bir ödülün nadiren ödüllüğü kalır. Sigara bana giderek daha fazlaya
(sağlık, para, ilişkiler) mal oluyorsa, elimde ona çok daha büyük, iyi bir
seçenek olduğunda kendime (entelektüel olarak zararını bilmekle kalan yanıma değil,
hislerinden kaçmayan yanıma) rağmen devam edebilir miyim?
Konu kısa bir özetle böyle.
Bana kalırsa bu yaklaşıma uzun uzun dalmaya, sunulan
yöntemleri, araçları edinmeye döne döne değer.