Biriyle bir derdin olduğunda bunu onunla konuş. Bunun yerine ona kapanıp dert ortağına açıldığında üç şey oluyor.
Sorunun olduğu kişiyi
nesneleştiriyorsun. Seni doğrulayacak insanla bir olup kafanın (insan zihninin)
gerçeklikten uzaklaştıkça bereketlenen üretkenliğiyle nedenler, sonuçlar,
açıklamalar uyduruyor, kaygı-korku ve itme yaratıyorsun. Ve söz konusu kişiyi
dert ortağınla ilişkini pekiştirmede tutkal olarak kullanıyor, birinden
uzaklaştıkça diğerine daha da tutunuyorsun.
İnsan buna kendisi
yaptığında değil (o vakit baldan tatlı olabiliyor), kendine yapıldığında
uyanıyor.
Olsun varsın, uyansın da.
Birinin arkasından
konuşmanın oluşturduğu kurgular kendini aldatmanın en zehirli meyvelerinden.
Biriyle derdin olduğunda
ona açıl. Açılamıyorsan teselliyi üçüncü kişilerde arama. Kendine bir bak. Neyi
nasıl dert gördüğüne. Tepkine. Tepkini ifade ediş ya da edemeyişine. Fünyeyi
orada buluyorsun.
Karşındaki şöyleymiş
böyleymiş, ikincil. Önemli olan bunun sende neyle nasıl birleşip iltihap ya da
patlamaya yol açtığı.
Bunu da sana hiçbir dert
ortağının sırtını sıvazlaması gösteremiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder