Bir adım geri çekiliyorum. Dizginlerimi elinden çekip
tepkiselliğimi dışından seyrediyorum. Nedeni, gerekçesi, hedefi, anlattığı
hikaye, olay yorumu.. Hepsini bir kalem geçip bedensel hissini, gücünü, şiddetini
bir meyvenin ilk kez tadına bakar gibi tadıyorum.
Tetiklendiği an zincirini şakırtıyla gererek çitin dışına
hamle eden azgın bir köpek gibi.
Göğsümü sıkıştırıyor, hançeremi.
Daracık bir boruya sıkıştırılmışım sanki. Bu sıkışmışlığı
da tepesini attıran her ne ise ondan bilip öfkesinin haklılığına daha da
inanarak bir de öyle köpürüyor.
Dünya o sırada nasıl da bulanık, donuk bir imgeden
ibaret.
Bu halin ele geçirdiği suratım gözümde canlanıyor.
Karanlık. Çirkin. Kötü.
Hop eden bu yanımla bir olup ortalığı (çokça kendimi)
kırıp geçirmek ile onu bir hortum gibi gelip geçmeye bırakmak, ardından zafer
ve ferahlık hissiyle derin bir nefes almak arasındaki kıldan ince, saniyeden
kısa köprüdeyim. Yazdığıma göre ikincisi oluyor. Ama bazen de çıkışı
(tetiklenen tepki ve harekete geçme arasındaki o kısacık –ama uygulamayla
uzatılıp sıklaştırılabilir- anı) kaçırıp fokurdayan sulara yuvarlanıyorum elbette.
Tepkiselliğe bu yaklaşımım yalnızca kendi koşullarımdaki
değişimler dolayısıyla olmadı. Toplumsal olarak da kronikleşen, kansere
çevirmek üzere olan bir ziyan bu; bir durup başlı başına ele alınmak,
anlaşılmak için gümbür gümbür bağırıyor.
Haberlere, Facebook paylaşımlarına maruz kaldığım an
zincirini şakırtıyla geren o azgın köpek, çitin ötesine doğru hamle ediyor. İri,
sarı dişleri haklılığına inançla, saldırı-savunmayla bilenmiş, hırlıyor, sadece
hırlıyor. Kendi kimyasından başka bir şey değiştiremeden, ortamın bozuk
kimyasına böylece katkısını koymaktan başka şey yapmadan uzlaşılmış bir
çaresizliğin kudurmuşluğuyla paslı zincirinin ucunda tir tir.
Onu orada bırakıyor, öfkesiyle kendimden geçmek ile geri
çekilip neler olduğuna bakmak arasındaki seçim anına dönüyorum.
Hem hasret gideriyorum komşum, hem düşünüyorum. . Yaşasın oyleyse varım 😊
YanıtlaSil