Kalabalık birden hücum etti. Dağ taş su insan doluverdi.
Sesler, çığlıklar, kornalar, çerçöp, kabaran dalgalar halinde kavurucu sıcağa,
sineklere karıştı.
Akşamın 6’sında batı koyunda tokyolarımı koyacak yer
arayarak, iş çıkışı belediye otobüsüne biner gibi denize girdiğimde yüzümde ter
katmanlarından daha yapışkan bir gülümseme vardı. Hazzın gülümsemesi.
Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak!
Burun kıvırmadan, itmeden, gıcık kapmadan kalabalığa
karıştım. Bir iki yüz metre sonra geride bırakıp ilahi bir sessizlikte sırtüstü
uzandım, kendimi suyla birlikte usulca dalgalanmaya bıraktım.
Sessizlik şah damarın kadar yakın aslında.
Gürültü, kalabalık, karmaşa gibi o da önce senin içinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder