Dur dur,
dedim kendime, aksiliğin üzerinde. Ağır ol. Damağında zehir gibi bir tat, diken
üstündesin. Çek kenara, çık dışına, otur. Önüne kattığını seninle birlikte
sürükleyen ters esen rüzgarını dinmeye bırak. Bir yandan da seyret, bu rüzgar
çıktığında neler oluyor.
İyi şeyler
olmuyor. Sinirlerini oynatıyor. Kendin başta, elinin altında, karşısına çıkan
ne varsa karartıyor, kötü mü kötü gösteriyor. Tepenin atmasını da bunlardan
biliyor. Negatif ne kadar kayıt varsa “Zaten..” diye başlayarak çekip
çıkarıyor. Çerçöpün eklenmesiyle yuvarlandıkça büyüyen bir çalıyı oradan oraya,
bir olumsuz hükümden diğerine sürüyor.
Sonra?
Alt tarafı
gelip geçici, nahoş bir ruh halini onun körüklediği “akıl yürütmeler,” haklı
çıkarmalar vb zihinsel reflekslerle katılaştırıp uzatıyorsun. Rüzgarın bir
sonraki esişine biraz daha “tutucu” bir zemin hazırlıyorsun.
Oynak
zeminlere döşenen milli kaldırım taşlarımız gibi. Taşı, aklının işleyişini
bırak, zemine, dalgalanışına bak. Analiz etme. Gör, doğasını gözlemle. İnsanın
bazen tersliği üzerinde oluyor. Strese girdiği durumlar ardı ardına geldiğinde,
otomatik tepkilerini harekete geçiren şeyler tetiklendiğinde, belki
yediklerinden belki hava koşullarından, ülkenin halinden.. her nedense. Sana,
bedenine, algıladıklarına ne yapıyor, iyice bir hisset.
Bu oynak
zeminler misali ruh halleri üzerine hiçbir şey bina etme. Hiçbir kanı, yargı,
hüküm. Bırak, gelsin geçsinler.
Eğlenceli,
hafife alan bir ad, etiket takabilirsin (slogan da iş görür). Bir daha sefere
aynı tuzağa kim bilir kaçıncı kez düşmeye karşı bir uyarıcı olur.
Poyrazım
üstümde! Düşmancalık. Sağa sola, içe dışa itinayla bok atılır!
Sessizleş. Düşünce
üretmeyi bırak. Gözlerini dört aç, kulak kesil. Psikoatmosferik bir fenomenin
seyri televizyonda, internette filan bulabileceklerinden ne kadar daha
sürükleyici, gör.
*
Müzikle
uğraşmak dört koldan ilham veriyor. Yavaşlamanın değerini, olmadık ufuklar
açışını bir de onunla keşfediyorum. Belirtilen tempoda bir türlü içinden çıkamadığıma,
beceremediğime tempoyu iyice düşürerek ağır, çok ağır giriştiğimde üzerinde
çalışılabilir bir alan açılıyor. Beynim mesajı alıyor.
Koşmak,
koştururken hep aynı hataları yapmak zorunda değilim. Zamanı sınırlanmamış bir
es halinde uzatarak önce neler olduğunu, nerede nasıl takıldığımı görebilirim.
Öğrenebilir,
ustalaşabilir, sonra ana tempoya dönebilir, kim bilir, belki onun bile üzerine
çıkabilirim.