Yokuşu çıkarken havayı kokladım. Yenebilecek bir şeyler
bulma umuduyla –o kadar bile değil, hayatta kalma dürtüsünün gereğini kuru
kuruya yerine getirerek- çöpleri eşeleyen cılız, bitap bir sokak köpeği gibi.
Kirli, basıktı. Kokusu ayazla soğumuş - buzdolabında unutulan bayat bir öğün. İçime
fazla çekmemeye bakarak yürüdüm. İçinde olabildiğince az yer tutarak. Tahta bir
sandalyeyi iki başka kıçla paylaşır gibi. İğreti bir ilişki.
Ülkenin de havası öyle geliyor.
Gece mis gibi bir lodos çıktı. Çılgınca esti. Göğü
(yarımay ışığında bir iki bulutlu, yıldızlı keskin bir lacivert), nefesi,
görüşü silip süpürdü. Temizledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder