“Kusura bakmayın, sizi epey bekletiyorum ama..” dedi
eczacı ve yakamdan tuttuğu gibi beni çıktığım uzun yolculuktan geri getirdi. “Reçeteleri
sisteme girmek vakit alıyor.”
Gözlerim diş ve tırnak bakımı ile kozmetik malzemelerini,
prezervatif çeşitlerini, bir eczaneyi asıl ayakta tutar görünen şeyleri çabuk
geçmiş, varlık nedenine, ilaçlara takılmış, büyülenmiş ve taklalar atarak
tavşan deliğinden yuvarlanmıştım.
Damağıyla yaşayan bir gurme iştahıyla isimleri zihnimde
işitiyor, hecelere, harflere ayrılan seslerinin yarattığı dokular,
çağrıştırdığı coğrafyalar, denk gelebilecekleri ruh halleriyle kendimden
geçiyordum.
Cymbalta. Gibraltar ve Sri Lanka karışımı egzotik bir yer.
Göğünün mavisi Akdeniz, sıcağı Ekvator’a yakın.
Elektra. Bu neyi iyileştiriyor olmalı ki?
Sefsidal. Beyin zarının geçirgenliğini azaltan bir
süzgeç. Böylece bedenle beyin arasında akan telaş sinyalleri kapının bir yanında tutulup birbirlerini körüklemeleri önleniyor herhalde.
Monodaks. Cüssesine rağmen kafana inişini kahkaha ile
karşıladığın bir balya.
Dideral. Kahverengi kayaların serpiştiği duru bir dere.
Dolorex. Gümüş rengi pelerinini kuşanıp ucu zehre
bulanmış hançeriyle ağrılara hamle eden bodur bir şövalye.
Duspatalin. Rus babalı bir çocuğa pepelemesine karşı
günde üç kez yemeklerden sonra birer tane yutturulurken.
Croxilos. İnka efsanelerinden fırlama. Kim bilir nelere
ne yapıyordur?
Sulcid. Doğduğu an yakmaya başlayan Ağustos güneşinde
bataklıklardan hafif esintiyle dalgalanarak tüten pus.
Delix..
“Otursaydınız..”
“Yo, hayır. Böyle çok iyiyim.”
Aslında reçete
yazmadan önce hastaya ilaç rehberini verip onu takılıp kaldığı yerlerden,
kaygının kancasından alarak zihnini hayatta bambaşka şeyler de olduğunu
hatırlayacağı böyle yolculuklara çıkarmayı bir deneseler?
Valla pek hos, ben de ogrenciyken (ve de halen) isimleri, nelere iyi geldiklerini aklimda tutmak icin oyle hikayeler uydururdum ki sonunda bu hikayelere kendim inanir, hastalarim da bu hikayelerin icinde birer kahraman olur cikarlardi..ah bir bilselerdi!
YanıtlaSil