24 Ocak 2016 Pazar

ALIŞTIRMANIN ALIŞTIRMASI

İnternet’te blok flüt için bir egzersiz sitesi buldum. Uzunlu kısalı, kolaydan zora 47 alıştırma.

Gidip bir müzik defteri aldım. Oturup kolları sıvadım. Dilim bir kenardan sarkmış, burnumu kağıda neredeyse yapıştırarak, çarpık çurpuk yazımla yakın akraba düşen notaları çamaşırlar misali bir bir tellere asmaya koyuldum. Elimin altında olsunlar.




El kolaylığı olmayan biri için dikkatin yanı sıra sabrın da alıştırması bu.

Pekala, dikkatim senin! Yani çoğu zaman. İnsanın aklı başka yerlere de kayıyor haliyle.

Şunlara bak.. Acemi fırıncının hamur topakları gibiler. İrili ufaklı, kimi o yana kimi bu yana yığılmış.

El yazısının niteliğiyle elin bir müzik aletinde kullanımı arasında bir ilişki var mıdır acaba? Varsa çalışımı çok da parlak bir gelecek beklemiyor..

Araplar kendi müziklerini sağdan sola mı notaya geçirip okur? Ya Çinliler, Hintliler?

Her birini özenle yuvarlamaya çalışırken isimlerini de söylüyorum. Özellikle Re’den sonrasını nadiren kullandığım ince sesleri. Böylece deşifre etmede de kolaylık olur.

Gamları böyle görmek, elden geçirmek, sonra da çalmak ozmos yoluyla temel armoni fikrini de kazandırıyor olmalı.

Usul, düzenli gelgit dalgalarına benziyorlar. Birinci basamaktan başla, altıncıya çık, dön, ikinciden yediye..

Basitten karmaşığa doğru ilerledikçe yeni girdiler ekleniyor. Sesler ve eslerin değişen uzunlukları, yarım sesler. Çetrefilleşen nota değerleri.

Artık kaçarın yok. Tempo konusunu babanın her yemeğinde değişen ölçek anlayışıyla götüremezsin. Bir pastacı gibi kesin olmalısın.

Hepsi bir yana, blok flütün sınırlı perspektifinden bile ne müthiş bir dilin kıyısında durduğumu hissediyorum. İçim eriyor.

Kalemi bırakıp karaladıklarımı üflemek ise bambaşka.


Hepsini bırakıp meditasyona oturduğumda, rengarenk seslere dönüşen, kıvrım kıvrım hareketle boşluğa melodiler salan nefese hayranlık ve şükranla veriyorum dikkatimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder