30 Ocak 2013 Çarşamba

ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM

İçimi ısıtan, ondan öte hamurumu karmışlardan epey anım da var bu şehirde. Ama çulumu başka yere sereli on altı yıl olmuş, Ankara’ya gelişlerimde aşinalığın görmezden gelişi, hoş görüşü, görmemesi artık yok.

Modern bir şehirden beklenecekler (yürüme kolaylığı, makul bir trafik haritası, yeşil alanlar, ferahlık duygusu veren başka avuntular) hızlı bir gerçekçilikle bir kalem geçildikten sonra medeti kendine özgülükte arıyorum. Hazır-yavan çözümleri sırtlanmaktan yayılan kişiliksizliktense hayatın sindirile sindirile biçimlendirdiği bir geleneksellikte. Bir iki cep, derlenip toplanan iki üç yamadan gayrı onu da bulamıyorum.

Oyunu bozan o olduğu için rastlandığında özen ayrı irkiltiyor.

Geride kalan, bir taşra sağlık ocağının bekleme odasındaki dipsiz bekleyiş duygusu. Yerleşiklik değil, yığılma hissi veren derme çatma bir geçiş döneminde havaya asılıp kalmışlık.

Bir tek eşi benzeri olmayan bozkır göğü kalmış bana. Sıkışan, acıyan, soluk alacak boşluk arayıp bulamayan gözlerimi gündoğumu, batımındaki renk-ışık değişimi zenginliğine salıyorum.

Sonra da faltaşı gibi kapıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder