7 Temmuz 2011 Perşembe

YOL İZLENİMLERİ

Amerikalılar ahbaplık kuruvermeyi seviyor. Uçağa bindikleri anda başlıyorlar. Hiç sakınmasız, çoğu pür neşe bol laf. Nereden gelip nereye gittikleriyle (mekanda olduğu kadar zamanda da) kalmıyor, ele aldıkları konuyu dallandırıp budaklandırıyorlar. Kahkahalar, bol ilgi. Öncesi varmış, sonrası da olacakmış gibi bir samimiyet. Uçak indiğinde vedalaşıp bazen onu bile yapmadan kendi yollarına gidiyorlar.

“Kemerleriniz gösterildiği gibi bağlanır-sıkılır-çözülür” türünden bir ilişki.

*

İletişime bu kadar rahat girmeleri yabancıya kendini iyi hissettiriyor. Size kapalı bir kulübe dışarıdan bakma duygusu olmadan aralarına karışmak. Etrafınıza, “Bununla yetin!” yollu bir sınır çekildiği hissi olmaksızın onların sere serpeliğinin parçası olmak.

*

Nereden gelip nereye gittiklerine kulak vermek hoşuma gidiyor. Kıtayı sekiz yönden kat edişlerinin öyküleri. İşin içine ana babalar, daha uzak kuşaklarla eşler girdiğinde haritada canlanan hayali çizgiler daha da dolanıyor. Anlatılan, her zaman müthiş bir hareketin hikayesi.

*

Klişe cevaplarda kullandıkları sıfatlar.. Awesome, gorgeous, great.. Televizyon dizilerinin Türkçe çevirisinde hepsi de “harika!” ile karşılanmak zorunda kalan büyüklükler. Harika ve üstünün bu kadar orantısızca kullanılması şaşırtıyor beni.

“Şaşırtıyor,” lafın gelişi. “Bugün yürüyüşe çıktım” gibi bir sıradanlığı “awesome!” gibi bambaşka bir hissiyattan doğmuş ağır bir kavramla karşılamak ile müptelası olunan kof beslenme arasında bir yakınlık buluyorum.

Şişirme üzerine ikisi de.

*

Sesleri de ayakları kadar büyük. Mekana bir an önce yayılıp doldurmak ister gibi.

Bunun koca kıtayı, ardından dünyayı ele geçirmelerinin nedeni ya da sonucuyla bir ilgisi var mıdır, bilemem.

İri seslerinin arkasında onunla orantılı bir özgüven hissediliyor. (Avrupalının kendini sadece denklerine açan loş özgüveninden ziyade bangır bangır ilanından zevk alındığı belli Amerikan özgüveni.)

Ya da belki karanlıktan, boşluktan korku? Bunu sesinle, gövdenle, tezahürünle bir an önce tıka basa doldurma dürtüsü?

Ayaklarının iriliğine gelince, bu iki varsayımla da uyumlu olurdu.

*

Amerikalı bir sanatçı, yol fotograflarımda kitsch ile görkemin karışımını gördüğünü yazdı. Amerika gerçekten de gözümde kitsch ile ihtişam arasında gidip geliyor.

Doğanın ve ona eklenen teknolojinin büyüklüğü ile bu ikisi arasında kendine yer bulmaya çalışan sıradan ölümlülerin rüküşlüğü.

.

1 yorum: