18 Mart 2010 Perşembe
GÖZÜM SENDE, KULAĞIM DA
Gök yerden ilk ne zaman ayrıldı bakışımda, olanca etkisiyle hafızamda.
Dediğim, görüntünün herhangi bir parçası olmaktan çıkıp başlı başına bir kubbeye, aleme dönüşmesi.
Gri bir ofis akşamüzeri. Lafım tükenmiş, kalemimi dişleyerek geniş pencereye gittim. Çerçevesinde ışığın çekildiği kalabalık cadde, karşıda çarık çürük dişler gibi yükselen binalar. Ötede Zincirlikuyu mezarlığının selvili koyu yeşilliği biraz. Üzerlerindeyse.. bir ucunda solan mavi-mor, diğerinde sarılar, derken batıda dalga dalga kızıllığın açılıp yayıldığı gökyüzü!
Görünümün gücü gümbür gümbür seslere dönüştü. O kadarı henüz yazılmamış senfonik bir esere.
Dizkapağımın altına vurulmuş gibi dönüp insanlara baktım; tepemizden sıradan, sefil varoluşumuzu hiçe sayan, onun tümden üzerinde bambaşka bir alemin geçtiğinin böyle, başlarına darbe almış gibi farkına varmışlar mıydı onlar da?
Hayır. Şimdi gözümde iyice ufalanan konuşmalarına, uğraşlarına devam ediyorlardı. Dışarıyı gösterdim, çerçevenin üst tarafını. Bir ikisi şöyle bir bakıp “Evet, çok güzel” dedi. Dilim eriyip etkiye karışmıştı zaten, vazgeçtim.
İfade edemeyecek olsam da derinlerde bir yerden algıladığım, artık posta adresi olan bir yerde değil, bir gezegende bulunduğum hissiydi. Saatli Maarif takvimine değil, astronomik ölçümlü bir zamana iliştirildiğim.
O akşamdan beri gözüm bir başka türlü gökte.
Işığı, renkleri sıradanlıktan koptuğu an sözü ona bırakıyorum. Küçük ölçeğimin farkına varılan-varılmayan fonu olmaktan çıkıyor o vakit.
Işığın hızla değiştiği dakikalar (şafak-gurup). Bulutlarla gelen renk-ışık değişimleri. Rüzgarlarla farklılaşan tonlar. Mevsimlerin –ayların- kendine özgü renk doygunluğu.
Tepemde eşsiz bir orkestra var!
Onunla kalmadı ama. Gözümü bir kez oraya çevirdiğimde sahnesinde yer alanlar da dikkatimde canlandı.
Kuşlar. Havayı onların hissedişi, cevaplayışı.
Ve sesler. Bu kez görüntüyü iyice arka plana atıp (ses operatörünün sivrilmişliğiyle) etrafı ses ağırlıklı algılamak.
Uğultu. Sıyrılan bir fren gıcırtısı. Kapı zili. Siren. Karga. Bir kanat gıcırtısı. Vapur düdüğü. Gezinti motorundan yayılan oyun havası parçası..
Tümünün ardındaysa anlamı derinleşen Sessizlik.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder