Arabaya bindi. Daha kemerini takmadan başladı.
“Deprem bölgesinden bunlara tek bir oy çıkarsa!.”
Sabahın 4’ünde kalkıp yorumlara, İnternet sayesinde
kesintisiz izlenebilen tartışmalara dalmış. Ateş saçıyordu.
Dur, dedim, sakin ol, nefes al.
“Nasıl alayım?! Bir kader seçimi bu!”
“Tribe girmekle sonucu değiştirebilecek misin?”
Pazara gidiyorduk. Dikkatini gündelik şeylere çeldim, çok
sevdiği doğaya. Yavaş yavaş yatıştı. Dönüşte, tam istediği genişlikte plastik
bir kevgir bulmuş, seçimlerden uzak, kevgirle keyifliydi.
*
Müthiş bir aciliyet duygusu sarıyor insanı. Ağır bir
şimdi ya da asla hissi. Umutsuzluktan, her bakımdan eriyip gitmekten bu kadar
yılmışken, belirsizlikten hiç haz etmeyen beyin, öyle görünse de iddia ettiği
gibi objektif (“Gerçek, bu! Nasıl görmezler!!”) olmaktan uzak, her tarafın
kendi koşullanmaları, korku ve önyargılarıyla biçimlenmiş kanısını, algısını
beton katılığına getiriyor.
Hep aynı şeye, aynı şekilde bakmak zorunda mıyım? Aynı
ateşli duygusal tepkiyi göstermeye? Başka bir ölçeği, farklı referans
çerçevelerini merak etmek günah mıdır? Sonucunu bir an için bir yana bırakıp
zihnin algı/düşünce/inanç (seküler ya da dinsel) oluşturmasında tehdit algılarını,
ihtiyaçları, diğer emosyonel dürtüleri gözeterek benim ve benim gibilerin doğru
bildiğini mutlaklaşmaktan uzak tutmaya çalışmak? Hele kuşkunun, sorgulayıcılığın
mubah olmaktan çok uzak olduğu bu diyarlarda ve hele “tam da bu zamanda?”
*
İnternette fikir yayınlarını ben de izliyorum. Tık nefes,
hop oturup hop kalkan ya da özellikle şu sıra ilaç gibi gelen sedatif bir
sükunet içindeki, görüşüne kulak verdiğim yorumcuları. Geçenlerde bunlardan
biri, mahalle değiştiren, iki mahalleden de sevmeyeni çok olan birini konuk
etti. Fazla dişe gelir bulmadığım bu konuk, diğerinin işite işite kanıksadığım
(dolayısıyla kendimi rehavete kaptırsam “doğru” belleyeceğim) bir yorumuna
itiraz etti: “Orada bir dur. Bu tarafla karşısının dilleri, hissiyatları,
korkuları çok farklı. Yer değiştirdiğimden ben ikisini de işitebiliyorum.
Burada asıl dile gelen..”
*
Yorumlar, yorumlar. Deneyimli, bilgili, geniş açılı ve
kulağı delik kimselerin noktaları birleştirme yolları. Hayatın bu derli toplu
çerçevelerden daha çok benzediği Rorschah testlerinden anlam çıkarma tarzları.
Aynı şeye aynı şekilde bakmak zorunda mıyım diyecek
olduğumda ağzıma tıkanan itiraz hazır:
Bu zamanda birlik olmak zorundayız. Eğrisi doğrusunu, öylesi
böylesini düşünme vakti değil!
Duygusal basınç, endişe ve korkular, tepki benim için de
geçerli. Ama elimizdeki aletin, yıldığımız bu koşulları yeniden ve yeniden
üreten tuzaklarına gözümü dört açmaya çalışıyorum.
Beni fırtınanın gözüne doğru çeken gerçi belki de sadece
meraktır. Kıyamet koparken bile insanın kıyametler koparma özelliğine duyduğum
merak.