28 Eylül 2020 Pazartesi

DEĞİŞE DEĞİŞE TEKRARLAYANLAR

 Bunu yaşamış, yazmıştım dediklerimden.



CEVİZ SUCUĞU

Bazen çok neşeli, canlı, girişkenim. Tüy gibi geliyor yaşam. Dalgalarla oynayan bir çocuk gibi yaşıyor, hafif bir yürekle yaratıyor, çözümler buluyorum.

Kış uykusuna dalmış bir bahçe gibiyim kimi zaman. Toprağından bir daha herhangi bir şey bitmeyecekmiş gibi görünen. Sert, kuru.

Kimi zaman rüzgarı arkama alıyor, her ne yoldaysam hızla ilerliyorum. Gücün ortağı olduğum duygusuyla doluyor içim.

Bazen de rüzgara yüzümü çeviriyor, sonra da gücü altında ezildiğimi hissediyorum.

Bütün varoluş kardeşim gibi geliyor bazen. Sıcak, yakın, ha dedin mi yalnızca insanların değil, zehirli sarmaşıkların, monitor kertenkelelerinin dilini de konuşuverecekmişim gibi.

Kimi zaman Buzlar Ülkesinin prensesi gibiyim, uzak ve soğuk.

Farların karşısındaki tavşan gibiyim bazen. Farlar bazen de benim.

Yaşam kimi zaman kolay, kimi zaman zor, kimi zaman çorak. Uçsuz bucaksız, engin kimi zaman.

Ne kadar değişiyor, çeşitleniyor ismim söylendiğinde başını kaldırıp cevap veren.

Bunları ve daha pek çoğunu bir arada tutarak bütünün sürekliliğini sağlayan ise, ceviz sucuğunun etrafına sarıldığı, ortasından geçen beyaz ip gibi. Onu kuşatanın fındık mı, ceviz mi, bol nişasta katmanı mı olduğuna aldırmadan uzayıp giden; kendisine sarılanlara da hiç benzemeyen beyaz bir ip…

Adım söylendiğinde, etrafındaki o anda hangi kıvam olursa olsun duraksamadan başını kaldırıp cevap veren de işte o.

*         *         *

Peki nedir içimizdeki bu “beyaz ip” dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder