Balkonda oturmuş, telefonda kitap okuyordum.*
Boynum eğilmekten yorulunca telefonu masaya
bıraktım. Bir destek ararken açıktaki soğanlardan bir tane alıp kitabımı buna
yasladım, oldu.
İyice eğilip balkona yandan vurdukça tatlanan
güneşin peşinden soğana baktım, ışığını bulmuş, şarkısını söylemeye başlamıştı.
Telefonu yana çekip soğanı seyretmeye koyuldum. Ona odaklanışım ve topu
ustalıkla deliğe sokacak ıskata isabetiyle vuran ışık altında masanın üzerinde
sahnedeki yıldızdı artık!
O ana dek yelkeni sönük geçirdiğim gün de
birden aydınlandı, heyecanlandı.
Doğru ışık ve yekpare ilgi soğanı bile diva
ediyor.
Daha da başka bir açı yakalar mıyım diye masayı
kımıldatmamla yere, oradan da aşağı yuvarlanana dek soğan işte böyle günümün
yıldızı oldu.
___
*Evet! Bugünleri de gördüm. Kitap indirme
seçeneklerimin birden artmasıyla telefon elime ne istediğim ne hayal
edebileceğim kadar oturdu. Yine de oturması başka, yapışması başka tabii.
İlkinde, o bir kitaptan ibaretken dikkatim ve ilgim yekpare; telefon benim
aracım. İkincisi yar bana bir eğlence diye mermere saplanmak. Dört bir yana
saçıp savrularak telefonun kölesi olmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder