Kuzinimin oynanacak
oyunları tükenen 6 yaşındaki oğlu, eline verdiğimiz yazı tahtasını kalan onca
enerjisinin patlamasıyla doldurdu. Koşan, kesilen, dönen, girdaplanan, dört bir
yana saçılan bu coşmaya da hayal gücüyle akacağı yatağı, hikayesini katıverdi:
Tornado!
*
Sabahların körü beynimin
içinde çiğ, gür stadyum ışıkları yakılmış gibi gözüm açılıveriyor. Bu
açıklıktan düşünceler akın ediyor. Sorular bölünüyor, kendilerine ait olmayan
cevap yarılarıyla eşleşiyor. Bir kaygıyı tatlı bir heyecan izlerken üzerlerine
irice bir kuşku devriliyor. Tuzla buz olmuş Bohemya kristali misali düşünce
parçaları sivri, küt, köşeli, iri ve ufak zerreleriyle zihnin damperli
kamyonundan üstlerine boca ediliyor.
Birkaç saat sonra makul
bir vakit nihayet gelip yataktan kalktığımda beynim buruş buruş, bedenimden çok
daha yorgun.
*
Dikkatim yağ dökülmüş
zeminde uygun adım yürümeye çalışan acemi birliği gibi. Kayıp ilanı verip
yenisini çıkarttığım nüfus cüzdanını tapuda alıkoyduklarını kayıt bile etmemişim.
Bazen etraflı düşünürken bazen burnumun dibini görmüyorum. Geçmişin bulanan bir
şimdi üzerinden geleceğe aktığı bu ev tasfiye-yenisini kurma işi
dün-bugün-yarın arasında şimşekler çaktıra, yıldırımlar düşüre, ortalığı
gündüze çevirip koyu karanlığa boğa ilerliyor.
Kasırga! gerçekten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder