Nasıl ilişkileneceğimi bilemediğim kördüğüm bir çile bu.
Çekilen acıya yoğun bir tepki verdiğim ama bundan öte yumulup kaldığım bir
açmaz.
Nasıl yaklaşacağımı bile bilemediğim.
Doğuda kan gövdeyi götürüyor. Yangın orada ama orada
kalmayacak. Ateşi olmasa da sarsıntıları, dalga dalga sonuçları bütünü tutacak.
Ülkeyi, bölgeyi, ötesini.
Burada, tuzum henüz kuru, benim tuzum kuruyken uzantım
olan insanların mahvolmasının çelişkisini sindiremiyorum.
Oturduğum yerden bile taraf olamayacağım kadar karmaşık
bir silsileyle karşı karşıya olduğumun fazlasıyla farkındayım.
Ne biliyorum? Ne kadar biliyorum?
Zihnim avuntuyu kolay, karikatür açıklamalarda (kaskatı komplo teorileri, iki yandan ideolojik
gerekçeler), bir iki sorumlu/suçlu tayiniyle kesiliveren hesaplarda bulabileceği çizgiyi çoktan geçmiş. Ne de vicdanımı ahlayıp
vahlamalar, keşkeler, amalar rahatlatabiliyor.
Ne istiyorum?
İnsanlar öldürülmesin!
Oklar yaylardan çıkmış, havada uçuşuyor. Başlatılmış
hareketlerin ataleti olanca ezicilikle sürüyor. Zihnim sihirli değneklerden
medet umacağı noktayı da çok gerilerde bırakmış.
Sırtımı dönmek, gözümü yummak yapabildiğim şey olmadığı
gibi yapmak istediğim de değil.
Hangi bütünün nasıl bir parçası olarak ne gibi bir işlev
görebileceğim üzerine elime hiçbir ipucu vermeyen çile karşısında görünürde
hareketsiz, sessizim.
Ne uykuda ne uyanık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder