28 Aralık 2015 Pazartesi

ÇİLE

Nasıl ilişkileneceğimi bilemediğim kördüğüm bir çile bu. Çekilen acıya yoğun bir tepki verdiğim ama bundan öte yumulup kaldığım bir açmaz.

Nasıl yaklaşacağımı bile bilemediğim.

Doğuda kan gövdeyi götürüyor. Yangın orada ama orada kalmayacak. Ateşi olmasa da sarsıntıları, dalga dalga sonuçları bütünü tutacak. Ülkeyi, bölgeyi, ötesini.

Burada, tuzum henüz kuru, benim tuzum kuruyken uzantım olan insanların mahvolmasının çelişkisini sindiremiyorum.

Oturduğum yerden bile taraf olamayacağım kadar karmaşık bir silsileyle karşı karşıya olduğumun fazlasıyla farkındayım.

Ne biliyorum? Ne kadar biliyorum?

Zihnim avuntuyu kolay, karikatür açıklamalarda (kaskatı komplo teorileri, iki yandan ideolojik gerekçeler), bir iki sorumlu/suçlu  tayiniyle kesiliveren hesaplarda bulabileceği çizgiyi çoktan geçmiş. Ne de vicdanımı ahlayıp vahlamalar, keşkeler, amalar rahatlatabiliyor.

Ne istiyorum?

İnsanlar öldürülmesin!

Oklar yaylardan çıkmış, havada uçuşuyor. Başlatılmış hareketlerin ataleti olanca ezicilikle sürüyor. Zihnim sihirli değneklerden medet umacağı noktayı da çok gerilerde bırakmış.

Sırtımı dönmek, gözümü yummak yapabildiğim şey olmadığı gibi yapmak istediğim de değil.

Hangi bütünün nasıl bir parçası olarak ne gibi bir işlev görebileceğim üzerine elime hiçbir ipucu vermeyen çile karşısında görünürde hareketsiz, sessizim.


Ne uykuda ne uyanık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder